Çocuğa bağırmak ve onu yüksek sesle azarlamak, çocuğun benliğinde sarsıcı yaralar açıyor. Hele hele bu olay başkalarının yanında gerçekleşiyorsa çocuk içine kapanıyor ve gelecekte sinik bir karaktere bile dönüşebiliyor.
Ebeveyn bebeğin asıl duygusunu ve ihtiyacını anlayamadığı gibi bebek de ebeveyninin tepkisini anlamlandıramaz. Bebeğe bağırmak her ne kadar fiziksel şiddet uygulamak gibi önemli bir sorun gibi görünmese de bir duygusal şiddet türüdür ve sürekli olduğunda bebeğin psikolojik sağlığına ciddi zararlar verebilir.
Anne-baba çocuğa bağırdıktan sonra kısa ve net bir biçimde, yumuşak bir ses tonu ile az önce biraz fazla ileri gittiğini ve bu nedenle özür dilemek istediğini çocuğuna söyleyebilir. Herkesin hata yapabileceği, anne-babaların da bazen uygunsuz davranışlarda bulunabileceği mesajını da böylelikle çocuğa vermiş oluruz.
Çocuklar bağırma eylemi ile karşılaştıklarında üzgün, incinmiş ve korkmuş hissederler. Hakareti de içeren sürekli azarlama hali, sözel bir istismardır ve bu durum çocukların psikolojik sorunlar yaşamalarına yol açar. Bunun yanı sıra bu sorunlar depresyon ve anksiyete gibi problemler yaratabilir.
Bağırmak istediğiniz vakit bunu söyleyin, "Evladım şu anda sinirlendim, o yüzden biraz gidip sakinleşmeye ihtiyacım var" ya da " Bebeğim şu an biraz gerginim mola verelim mi seninle vakit geçirmeye? ". Daha sonrasında yine vakit geçirirsiniz. Yeter ki evladınıza bağırıp, korkutmayın.
İlgili 40 soru bulundu
Bebekler Anlamaz Demeyin!
Bebekler henüz anne karnındayken bile çevreyi hissedebildikleri için tartışmalardan etkilenirler. Doğum sonrasında minik yavrunuz sizin neler söylediğinizi anlamasa bile gergin ortamı fark eder ve korkar. Özellikle yüksek sesli tartışmalar bebeğinizin psikolojisi için hiç sağlıklı değildir.
Bir yaşına yaklaşırken bebek etrafındaki insanların duygularını anlamaya başlar. Anne-babasının ona kızdığını, yüz mimiklerinden ve ses tonlarından anlayıp ağlamaya başlayabilir. Burada da anne babanın, kendi duygularını ve çocuğun duygularını isimlendirip açıklaması, çocuğa güven verir.
Bağırmaktan kaçının: İster ara sıra bağıran, isterseniz bağırmaya yatkın olan bir kişi olun. Çocuklarınızın bağırmasını engellemek için, bağırma olayını evinizden çıkarın. Bunu yapmanın iyi bir yolu var. Bağırmak nasıl dikkat çekmeyi amaçlıyorsa, bunun tam tersi fısıldamak da çocuğunuz üzerinde etkili olacaktır.
Bağırmak, çocukların güvenini kaybetmelerine, kendilerine karşı güçsüz hissetmelerine ve özgüvenlerinin düşmesine neden olabilir. Ayrıca bağırmak, çocukların duygusal olarak çökmesine, kaygılanmasına ve hatta depresyona girmesine sebep olabilir.
Araştırmaların ispatladığı sonuçlar şunlardır: * Akıl sağlığına zarar verir, özgüveni düşük, kendini sevmeyen, değersiz, yetersiz, güçsüz, çaresiz hisseden kişiler olmalarına neden olur. * Kalıcı fiziksel zararlar verir ve hatta ölümle sonuçlanabilir. * Suça yönelik davranışı artırır.
Çocuklar değil 5 aylıkken anne karnındayken bile en ufak stresi, üzüntüyü hissederler ve bundan etkilenirler. Bunun etkileri de tabii şimdi değil ama ileriki dönemlerde özellikle agresyon olarak kendini gösterir.
Bağırarak konuşmanın sese zarar verdiğinin altını çizen Şafak, “Bağırarak konuşmak ve bağırmayı alışkanlık haline getirmek, mide-gırtlak reflüsü, ses tellerinin irritasyonu veya enfeksiyonları ile gırtlak kanserleri, ses karakterinde bozulma gibi pek çok farklı şikayete yol açmaktadır.
Bebek anne sütü almıyorsa, bebeğin odası 3 aydan itibaren ayrılabilir. Bebeklerin odalarının ayrılmasında üst sınır ise 2-3 yaş dolaylarında olmalıdır. Çocuğun yaşına bağlı olarak çocuğa kendi odası ve kendi yatağının olduğu kararlı bir şekilde anlatılmalıdır.
Annede olabilecek depresyon, endişe ve uyum problemleri, anne karnındaki bebeğin etkilenmesine sebep olur. Bu yüzden, ana rahminde gelişen bebeğin dış dünyadan etkilendiği ve anne psikolojisinin bebeğe yansıdığını düşünerek, hamilelik döneminin sağlıklı ve rahat bir psikoloji ile geçirilmesi gerekir.
Bebeğiniz beklenmedik yüksek sesli gürültülerde irkilmiyor, ağlamıyor ya da herhangi bir tepki vermiyorsa, seslendiğinizde başını size doğru hareket ettirmiyorsa, 6-12 ay arasında konuşma sesi çıkarmamışsa, sorduğunuzda tanıdık eşya veya kişileri gösteremiyorsa işitme kaybı olabilir.
Bazı bebekler oldukça sakinken kimisi kolay öfkelenir ve sinirle ağlar veya ellerindeki eşyaları fırlatırlar. Bebeğinizin sinirlenme sebebi bu küçük insanın kişiliğine göre değişiklik gösterebilir. Bebekler isteklerini ve ihtiyaçlarını ağlayarak ebeveynlerine veya onlara bakan kişiye iletirler.
Çocukların yaptıkları her hatada onlara bağırmak ve onları azarlamak kısa süreliğine çocukları susturabilir ve itaatkâr yapabilir ama davranışlarını düzeltmeye yetmez. Aksine sürekli bağırmak ve azarlamak çocukları fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan olumsuz etkileyip gelişimlerine zarar verebilir.
Bize yaptığı şeyi anladığımızı ve kabul etmediğimizi göstermek için öfkemizi o kişiye yöneltiriz. Fakat çocuğun algısı ve nedenselliği bizimkinden çok farklıdır. Neden sonuç ilişkisini bizimki gibi kuramaz, bunu zamanla öğrenecektir. Bu nedenle cezai ehliyeti de yoktur, suç işlese 12 yaşına kadar ceza almaz.
Özellikle 2-3 yaş dönemi, çocukların kendilerine odaklandıkları ve kendi isteklerini her şeyin üzerinde tuttukları ve bu nedenle öfkenin yoğun olarak yaşandığı bir dönem. Çocuklarda öfke çoğunlukla engellendikleri hayal kırıklığına uğradıkları, korku ve kaygı hissettikleri zamanlarda görülebilir.
Özellikle ani seslerden, gürültülerden, hızlı hareket eden objelerden, üstüne doğru gelen canlılardan, tanımlayamadıkları şekillerden, dengelerini kaybetmekten, düşmekten, nefes alamamaktan, canlarının acımasından korkuyorlar. Memorial Şişli Hastanesi Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uz.
Sevecen bakışlar ve gülücükler kullanarak etkileşim başlatır. Bebeğinizle ritmik hareketler yaptığınızda sesler çıkarır ve/veya ağzını, elini, kolunu ya da bedenini sizinle uyumlu, ritmik şekilde hareket ettirir. Onu kucağınıza aldığınızda ya da sarıldığınızda gevşer ve rahatlamış gözükür.
Dokunmak, bebekle anne-babası arasındaki en önemli iletişim türü. Bebek bu sayede sevildiğini hissediyor ve dünyaya güvenle tutunuyor. Uzmanlar sık sık henüz anne karnındayken bile bebekle temas kurmak gerektiğinin önemini vurguluyorlar.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri