Duada normal olarak omuz hizasına kadar kaldırılan ellerin (Buhârî, Daavât, 23) arası normal aralıkta tutulur. “Peygamber (s.a.s.), dua sırasında ellerini bir araya getirdi” şeklindeki rivayet, “ellerini bir hizada tuttu; biri aşağıda, biri yukarıda değildi” (Tahtâvî, Hâşiye, s. 317-318) diye yorumlanmıştır.
Yatarken Kur'an okumak bile caiz olduğuna göre, Kur'an'dan veya diğer rivayetlerden gelen duaları okumanın da bir sakıncası olmaz. Dua ederken elleri kaldırmak şart değildir.
Rabbenâ âtinâ duası okunurken bazı kimseler ellerini ters çeviriyorlar. (Ve qınâ azâbe'n-nâr derken) Bununla ilgili sahih bir rivayet var mı?
Hastalık, kaht (kıtlık) ve düşmandan kurtulmak için yapılan duâlarda (rehbet duası) avuç içleri yere çevrilir. Dua ederken kollarını kaldıramayan, sağ elinin şehâdet parmağını uzatarak işâret eder.
Dua sırasında avuçlar yukarıya gelecek şekilde elleri açık tutmak, istek ve niyazın anlamına uygun bir haldir. Ellerin yukarıya, göğe doğru kaldırılması Allah'ın (CC) gökte, belli bir mekânda oluşundan değil, göklerin yücelik ve azameti temsil etmesi sebebiyledir.
İlgili 32 soru bulundu
Dua sırasında normal olarak omuz hizasına kadar kaldırılan ellerin (Buhârî, De'avât, 23 [6341]; Ebû Dâvûd, Tefrî'u ebvâvi'l-vitr, 23 [1489]) arası normal aralıkta tutulur.
Ayakta, oturarak veya yatarak Allah'ı anmakta, dua edilmesinde bir sakınca yoktur. Kur'ân-ı Kerîm'de, “Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar.” (Âl-i İmrân, 3/191) buyrulmaktadır.
Abdestli olmalı, Kıbleye yönelinmeli ve eller semâya açılmalıdır. Duaya eûzü-besmele, Allah'a hamd ve Peygamberimize salât ve selâm İle başlanmalıdır. Zulümler terk edilmeli ve tövbe edilmelidir. Günahı gerektirecek isteklerde bulunulmamalı ve acele edilmemelidir.
Ayakta, oturarak veya yatarak Allah'ı anmakta, dua edilmesinde bir sakınca yoktur. Kur'an-ı Kerim'de, “Onlar ayakta iken, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah'ı anarlar.” (Âl-i İmrân, 3/191) buyurulmaktadır.
- Duaya başlarken olduğu gibi, duayı bitirirken de Allah'a hamd ve resulüne salât ve selâm ile mühürlemek. - Dua sonunda "âmin" diyerek elleri yüzüne sürmek. Bunları ve diğer dua adabını yerine getirerek dua edildiğinde, İnşallah o dua makbuldür. Kul, kendisine en yakın olarak Allah'ı bulmalı ve hiç unutmamalıdır.
Duanın adabı olarak avret yerlerinin kapalı olması daha iyi olmakla beraber, şart değildir; sözü edilen yerler açıkken de dua edilebilir.
Kısık bir sesle ve yalvararak dua edilmeli. Israrla dua edilmeli. Ümit ve korku içinde dua edilmeli. Meşru şeyler istenmeli, ölçülü olunmalı, aşırı gidilmemeli.
İçerisinde Allah (c.c)'un ayetlerini bulunduran Kuran-ı Kerim okunduğu zaman evin içerisi manevi anlamda huzurla dolmaktadır. Bu maneviyatı bozmamak ve daha da huşu içerisinde olmak için uygun olan hareketler sergileyerek abdestli ve başı örtülü bir şekilde Kuran-ı Kerim okunması/dinlenmesi gerekir.
Bizlere her konuda en güzel örnek olan Efendimiz, duadaki edep ve inceliklerle ilgili dikkat edilmesi gereken hususları da açıklamıştır: Dua ederken Allah Teâlâ'ya hamd ü senâ, Efendimiz'e de salat ü selam ile başlamak gerekir.
ALLAH ARACISIZ İŞİTİR
Yani mahlûkatının seslerini, duâlarını, niyazlarını, yalvarışlarını, yakarışlarını harfiyen işiten; herkesin her âhını, her sözünü, her çağrısını, her çığlığını eksiksiz duyandır.
Peygamber Efendimiz (sas) duaya başlamadan önce tevbe ve istiğfar eder sonra her hayırlı işte olduğu gibi eûzü besmele ile başlardı. O, ruhen ve bedenen duaya hazır hale gelmek için mümkünse abdest alıp, Allah'a hamd ve peygamberine salât- selâm getirilmesini tavsiye ederdi.
Hadis-i şerifte; (Duanın kabul olması için, iki şey lazımdır: Birincisi, duayı ihlas ile yapmalıdır. İkincisi, yediği ve giydiği helalden olmalıdır. Müminin odasında, haramdan bir iplik varsa, bu odada yaptığı duası, hiç kabul olmaz) buyuruldu.
Bu kapsamda dilek duasının Arapça okunuşu şu şekilde olmaktadır: "Estağfurullah min külli ma kerihallah, Estağfirullahel'azim ellezi la ilahe illa hüvel hayyel kayyume ve etubü ileyh." şeklinde ifade edilmektedir. Bu oldukça etkili olan dilek duasının Arapça dilindeki okunuş biçimidir.
l Sen isteyen insan, başvurduğun kapı ise Allah'ın kapısı. O halde o kapıya bir şey istemek için başvurduğunda önce bütün övgünü, hamdini, senanı O'na yönelt. Yönelt ki başvurun, “İlk defa sana işim düşüyor” ya da “Senden ilk defa bir şey istiyorum” anlamına gelmesin. Çünkü zaten her şeyini O'na borçlusun.
Tesbih Duası Türkçe Okunuşu
Sonrasında, subhanallahi vel hamdu lillahi ve la ilahe illellahu vallahu ekber. Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyil azim. Ayetel Kürsi okunduktan sonra ve tesbih bitince Lâ ilâhe illâllahu vahdehû lâ şerike leh. Lehu`l-mulku ve lehu`l-hamdu ve huve alâ kulli şey`in kadîr.
Muaviye b.Ebu Süfyan'dan rivayet olunmuştur. Rasûlullah(s.a.v)'tan şöyle buyurduğunu nakletmiştir: “Kim şu beş kelime ile Allah'a duâda bulunursa, Allah istediğini mutlaka o kimseye verir."
(Zariyat 18) Seher vakti, gecenin son altıda biridir. Gecenin ikinci yarısından sonra da dualar kabul olur. [Gece, akşam ile imsak vaktinin arasıdır.] 2- Mübarek gün ve geceler Cuma günü öğle ile ikindi arası.
Konuşma yetisine sahip kişinin namazda Fâtiha ve diğer sûreleri, dili ve dudağı kıpırdatmaksızın ve ses çıkartmaksızın zihinden geçirmesi okuma (kıraat) sayılmaz. Böyle yapmakla namazın rüknü olan kıraat yerine getirilmiş olmaz.
Dua ederken en güzeli kalp eşliğinde dil ile ve el açarak dua etmektir. Ancak sadece kalbten el açmadan yapılan dualar da geçerlidir. Yürürken, otururken, bir iş yaparken, yatarken her zaman insan dua edebilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri