Endâze, Osmanlı döneminde kullanılan bir ölçü birimidir. Metrik sisteme göre 65 santimetre uzunluğundadır. Genellikle çarşı ve pazarlarda kumaş ve benzeri ürünlerin ölçümünde kullanılmıştır. Çarşı arşını ve mimari arşın da olduğu gibi, şimşir, demir ve çelikten imâl edilirdi.
Fistan kelimesi eski dönemlerde kullanılan bir kelime olup güncel olarak karşılığı elbise olarak bilinmektedir.
arşı teriminin Türkçe Türkçe sözlükte anlamı
(Osmanlı Dönemi) Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök.
Sözlük anlamı kapsamında kullanıldığında şirazesi kaymak ne anlama gelir ve şirazeden çıkmak ne demek, tamamen gerçek anlamla kullanılır. Deyim olarak kullanıldığında ise mecaz anlam olarak kullanılır. Deyim olarak kullanıldığında insanın iyi özelliklerden uzaklaştığını ifade eder.
TDK'ye göre ekseriya kelimesinin anlamı çoğunlukla, çok kez, genellikle, sürekli olarak olarak geçer. Pek çok zaman, en ziyade, büyük bir çoğunlukla, genel olarak gibi anlamları da mevcuttur.
İlgili 34 soru bulundu
Ekser kelimesi kesret sözcüğünden türetilmiştir. Kesret, çokluk anlamına gelir. Tasavvufta kesret - vahdet kavramları önemli bir yer tutar. Vahdet Allah'ın birliği anlamına gelirken kesret, hem fazlalık hem de dünya hayatı demektir.
Tekamül Kelimesinin Güncel Sözlük Anlamı Ne Demektir? Cevap: Olgunlaşma, gelişim.
Sirayet, Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre kullanılan bir isimdir. Bu kelime Arapça kökenli olup "yayılma, etkisini genişletme, sürüp gitme" gibi anlamlara gelir. Sirayet, bir şeyin bir yerden başka bir yere doğru yayılması veya etkisinin genişlemesi anlamına gelir.
Mübalağa, kelime anlamı olarak ise bir şeyi olduğundan daha çok, daha büyük ve daha önemli göstermek olarak bilinmektedir. Türk Edebiyatında sıklıkla karşılaşılmakta olan mübalağa eski zamanlardan beri kullanılmakta olan bir söz sanatıdır.
Şirazeden çıkmak deyimi akıl dengesini kaybetmek ya da akli dengeyi bozmak gibi karşılık bulur. Kişinin bir durumdan ötürü öfkelenmesi ile beraber bir anda çığırından çıkması biçiminde de anlatmak mümkün. Yani çok öfkelenmesi, bağırıp çağırması ve dengesiz hareketler göstermesidir.
Mücerret yalan dolandırıcılığın karakteristik unsuru olan hileyi meydana getirmez. Hilenin kandıracak nitelikte olup olamadığı olaysal değerlendirilmelidir. Olayın özelliği mağdurun durumu fiille olan ilişkisi kullanılan hilenin şekli yalanın denetim olanağının bulunup bulunmadığına da bakılarak belirlenmelidir.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan Mahsus kelimesi husus sözcüğünden türetilmiştir. Husus, birine özel olmak anlamına gelirken mahsus da bir kişiye ayrılmış, sadece bir kişiye ait olan demektir.
Vecd, vecit ya da ekstaz, kimi sözlüklerde «ruhun dünyevi gerçeklikten kurtulduğu kendinden geçme ve coşkunluk hali» olarak tanımlanmakta olup, kişinin bilinci ve hafızası yerinde olmakla birlikte kendisine (dünyevi-fiziksel varlığına, duyumlara) ilişkin hiçbir algılamasının olmadığı ve kişinin tümüyle kendisi ...
Ad. [2] Kadınların giydiği tek parçalı bir tür giyecek.
ERGUVÂNÎ (ﺍﺭﻏﻮﺍﻧﻰ) sıf. (Fars. erguvān ve nispet eki -і ile erguvānі) Erguvan renginde olan: Bunlara gāyet kıymetli erguvânî elbiseler giydirmiş (Ömer Seyfeddin). Erguvânî bir esmerlik içinde siyah bir kaya gibi duran Zigetvar'a baktı (Ömer Seyfeddin).
Fayton, bir binek araç türüdür. Türk Dil Kurumu sözlüğünde de yer alan bu sözcük bir çift at tarafından çekilen at arabası demektir.
Abartı TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim Bir şeyi, bir olayı olduğundan büyük veya çok gösterme, mübalağa.
-i mübâlağa: Ateşi söndürme özelliği ile bilinen suyun gönüldeki ateşi söndürmedeki çaresizliği, yani ateşin büyüklüğünden bahsedilip «bu denlü» ifadesi ile aslında bu ateşin bilinen ateşler gibi olmadığı belirtilerek meselenin hakikatte mübalâğa olmadığının izâhı.
Abartma (Mübalağa): Abartma unsuru konuşma ve yazma dilinde sıklıkla kullanılan bir unsurdur. Kişi, mübalağa ederken yani bir hususu abartırken aslında olmamış bir şeyden bahsediyordur. Benzetme (Teşbih): Benzetme sanatı sayesinde anlatımı kuvvetlendirerek sözün etkisini büyütmek mümkündür.
Bidayet, TDK sözlük anlamı başlama ya da başlangıç demektir.
kakafoni - kakofoni
Bir araya gelen ses, hece veya kelimelerin birbirleriyle uyuşamayarak kulağa hoş gelmeyen bir etki yapması hali (Kakışık, Mütenafir, Caco-phone)" (TDK Sözlüğü). Kakofoni, ses uyumsuzluğu, her kafadan bir ses çıkması gibi tanımlanır.
Tesir bir tür etkilenme ve etki etme durumudur.
Kısacası, ruhsal tekamül, bildiğimiz öğrendiğimiz her şeyi bilinçli çabayla hayata geçirmek, farklı düşünme ve hareket etme yolları deneyimlerken, sevgiye, saygıya, kabule, hoşgörüye meyletmekle olur. Tekamül için acı çekmek gerekmez. Ayrıca acı çekmek de bizi tekamül ettirmez.
Tekemmül etmek, tamamlanmak, olgunluğa erişmek demek iken, tekâmül etmek tamamlanma yolunda ilerlemek (evrim) demektir.
Romanda varlığın başını ve sonunu oluşturan aşk, insanın tekâmülünün diğer bir basamağını oluşturmaktadır. Ayverdi'ye göre insanın kendini bilmesi, kendi varlığının farkına varması, “tekâmül ölümdedir” , diyerek ruhsal açıdan ölüm ve dirilişi anlatması olgunlaşmanın diğer bir yönünü ortaya koymaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2025 Usta Yemek Tarifleri