Ten uyumunun fiziksel görünümle pek alakası yoktur. O uyumu yakaladıktan sonra partnerler ayrıntıları kaybeder ve bir bütün haline gelir. Size tamamlanmışlık ve tatmin hissi vereceği için psikolojik açıdan da sizi kuvvetlendirir. Moral vericidir, dinlendiricidir, cinsel isteği de artırır.
Sağlıklı ve mutlu bir cinsel yaşam için ten uyumu önemlidir. Çünkü ten uyumu, kişileri birbirine yaklaştırır, güzel duyguları canlandırır, neşe ve mutluluk verir.
İlişkilerde zorunlu bir kriter olmasa da eşler arasındaki bağı güçlendirici bir etkisi vardır. Ten uyumunun aşk ile aynı anlama geldiği düşünülse de daha çok çiftlerde bağımlılık yaratan bir etkisi vardır. Toplumda aşk yaşayanların ortalama yüzde 10'unda ten uyumu vardır.
Dediğim gibi ten uyumunun aşk ile direk bağlantılı olarak düşünmek çok doğru değil, bu ister istemez hayal kırıklığı yaratabilir. Eğer partnerinizle uyumlu bir ilişkiniz varsa ve huzurlu hissediyorsanız dert edecek bir sorun yok demektir. Ten uyumu şart değil ancak ten uyumsuzluğunun varlığı büyük sorun yaratabilir.
Ten uyumu hissedildiğinde kişide; kalp atışının hızlanması, sürekli dokunma isteği ile kendini gösterir. Sürekli dokunmak, o anda kalma isteği, ten uyumunu kişiler için çekici kılıyor.Bir kez yaşandığında bağımlılık yaratan bu uyum, kişide, “acaba aynı tenden mi yaratıldık” gibi bir his oluşturur.
İlgili 37 soru bulundu
Ten uyumunun önemli unsurları; tenin rengi, tenin kokusu, tenin verdiği his, tenin tadı ve tenin dokusudur.
Cinsel çekim, biriyle birlikte olmak için yanıp tutuşma halidir. O kişiyle vücutlarınızın birleşmesi için karşı konulmaz bir istek duyarsınız. Fiziksel çekim ise partnerinizin fiziksel görünüşüne, haline, tavrına karşı hissettiğiniz çekimdir.
Ten Uyumu Karşılıklı Mıdır? Bu sorunun bilimsel olarak ispatlanmış bir yanıtı maalesef yok. Ancak çiftler arasındaki ten uyumu feromon hormonuyla ilişkilendirmek mümkün. Feromon havadan alınıp beyne iletiliyor ve karşınızdaki ile bir etkileşime geçmenizi sağlıyor.
Evliliğin ilk beş yılında, psikolojik ya da fiziksel hiçbir sorun olmamasına rağmen cinsel açıdan ortaya çıkan uyumsuzluk ve mutsuzluğa halk arasında "ten uyuşmazlığı" deniyor.
Bazı bilim insanları hala ruh eşi, ten uyumu gibi kavramların bilimsel açıdan, kesin olarak kanıtlanamadığını söylüyorlar. Arizona Üniversitesi Nöroloji Departmanı Başkanı Dr. David M. Labiner, “Aşık olduğumuzda ya da cinsel olarak arzu duyduğumuzda beyinde ve hormonlarda çarpıcı değişiklikler olduğu doğru” diyor.
Aşk ilişkilerinde partnerlerin arasındaki duygusal uyum kadar tensel uyum da önemli kriterlerden bir tanesi olarak gösteriliyor. Aralarında ten uyumu olan çiftler mutlu bir ilişkinin yanında tutkulu bir cinsel hayatları olduğunu da söylüyorlar.
Eşler arasında cinsel ilişki kurulamaması, cinsel yetersizlik, cinsel tiksinti, cinsel uyumsuzluk, cinsel isteksizlik, erken boşalma, iktidarsızlık, vajinismus gibi hususlar boşanma sebebi olarak gündeme gelebilmektedir.
Cinsel ilişkiye girme isteğinde azalma, cinsel açıdan herhangi bir istek duyulmaması, cinsel etkinliğin azalması ya da hiç olmaması gibi durumların tamamı cinsel isteksizlik başlığı altında incelenir. Cinsel işlev bozukluklarından biri olan cinsel isteksizlik, hem kadınlarda hem de erkeklerde görülebilir.
Bu nedenle, kadınların erkeklerin sadece cinselliği düşündüklerini ve bu doğrultuda harekete geçtiklerini düşünmemeleri gerekiyor. Nasıl ki, kadınlar sevgi göstermenin yöntemlerinden biri olan dokunulmaktan hoşlanıyorlarsa, erkeklerde dokunmaktan hoşlanıyorlar ve seksi sevgilerini gösterme biçimi olarak yaşıyorlar.
Bu durum bir rahatsızlık olmadığı için tedavisi de yoktur. Ancak; ten uyumsuzluğunun nedeni eşlerden birinin geçmişte yaşadığı bir travmaya neden olan kişi ile benzerlik ise terapi ile çözüm mümkün olabilir. Hipnoterapi ve regresyon terapisi bu konuda etkili bir yöntemdir.
Birlikte olan iki kişinin keyifli zaman geçirmesi, birlikte eğlenebilmesi, birbirinin sınırlarına saygı gösterebilmesi, belirledikleri hedeflere ulaşırken birbirlerini destekleyebilmeleri ve zor zamanlarında birbirlerine anlayışla yaklaşabilmeleri uyumlu olduklarının en önemli göstergelerinden.
Ruhsal ve fiziksel olarak uyumlu olan çiftlerin ilişkileri sağlıklı olacaktır. Birbirlerine dokunmaktan rahatsız olan, haz duymayan, cinselliğin kabus haline geldiği ilişkilerin temel sorunu olan ten uyumsuzluğu ne yazık ki tedavi edilebilen ya da geçici olan bir durum değildir.
Ten uyumu tek taraflı olur mu, ten uyumu tek taraflı mıdır diye bakıldığında ise, tam olarak kesin bilgiler olmamakla birlikte, ten uyumunun salgılanan hormonlarla, bireylerin birbirlerine karşı güvenleri, sevgileri, saygılarıyla, partnerler arası uyumla açıklandığından tek taraflı değil de karşılıklı olmasının daha ...
Cinsellik; biyolojik, psikolojik, kültürel, sosyal alanlar gibi birçok boyutları olan bir bütündür. İnsan cinsel davranışı, biyolojik ve deneyimsel etkilerin bir ürünüdür. Bireylerin sağlıklı bir cinsel yaşam sürdürmesinde bu biyolojik, psikolojik ve sosyokültürel ögelerin her üçü de önemli rol oynamaktadır.
Aslında aşk ile aynı şey olmaması da bize başka bir şeyi gösteriyor: Kişiler herhangi bir kişiye karşı duygu beslemese bile cinsel çekim duyabilir. Yapılan araştırmalara göre cinsel çekimi sadece hoşlandığımız kişilere değil farklı zaman ve mekanlarda karşılaştığımız kişilere karşı da duyabiliyoruz.
Ten uyuşmazlığı sadece ilişkinin başında yaşanan bir şey değildir, sonradan da oluşabilir. Partnerinizle açıkça ve güvenle paylaşabilme yeteneğiniz varsa ve partneriniz onunla paylaşmak istediğiniz her şeyi anlıyorsa, bu aslında aranızdaki uyumun işaretidir.
Ten uyumu hissedildiğinde kişide; kalp atışının hızlanması, sürekli dokunma isteği ile kendini gösterir. Sürekli dokunmak, o anda kalma isteği, ten uyumunu kişiler için çekici kılıyor.Bir kez yaşandığında bağımlılık yaratan bu uyum, kişide, “acaba aynı tenden mi yaratıldık” gibi bir his oluşturur.
Yakınlığa, sevildiğini hissetmeye ihtiyaç duyarlar, erkeğini ve erkeğin sevgisini kaybetme korkusu yaşarlar. Aşık olduklarında kolayca bağlanırlar, cinsel ilişki de bağlılığın en önemli göstergesidir. Cinsel olarak ilgi ve sevgi gördükleri sürece kendilerini değerli, mutlu ve güvende hissederler” diyor.
Romantik sevgi, bir kişinin bir başkasına karşı derin bir bağlılık ve duygusal bir bağ hissetmesidir. Cinsel arzu ise cinsel birleşme ya da seks için duyulan güçlü bir istektir8. Romantik sevgi ve cinsel yönelim farklı nörobiyolojik ve sosyal süreçlere sahiptir.
Arzu, cinsellikle ilgilidir; sevgi ise daha geniş kapsamlıdır. Birini arzulamak genellikle cinsel bir çekimle ilgilidir. Bu, kişinin fiziksel olarak çekici bulduğu veya cinsel ilişki yaşamak istediği anlamına gelir. Diğer yandan, sevgi daha derin bir bağlılık ve duygusal bir bağ kurma ile ilgilidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri