İctihad eden kişiye müctehid (Arapça: مُجْتَهِد) adı verilir. Bir ictihadın geçerli olabilmesi için ictihadı yapan kişinin ictihad yapabilecek seviyede bir fakîh (İslam hukukçusu) olması gerekir. Ayrıca ictihad caiz olmayan konularda yapılamaz.
Herkes içtihad edemez. İçtihad eden zatların belli bazı şartları haiz olmaları gerekmektedir. 2. İçtihad eden zatların Kur'an, Hadis ve Kıyas gibi fıkhî ölçülere muhalefet etmemeleri gerekir.
Eğer nassların sübûtu veya delâleti zannî olup kesinlik ifade etmiyorsa veya bir nasstan bir kaç hüküm çıkarmak mümkün oluyorsa ictihada başvurmak gerekir. Diğer yandan ictihad, en çok hakkında nass bulunmayan olayların hükümlerini belirlemek için yapılır (Abdülvahhâb Hallâf, Masâdiru't-Teşriî'l-İslâmî, s.10).
İçtihat, yasa tarafından hüküm belirtilmemiş bir konuda, daha önceki bir mahkeme kararının esas alınmasıdır.
İlgili 21 soru bulundu
İçtihat; haklarında kesin delil, nas bulunan konularda yapılmaz. Bunun dışındaki konularda yapılır. İçtihat için belli bir zaman veya mekân şartı da aranmaz. Buna göre içtihat kapısı kapanmamıştır ve kimsenin de Allah'ın Müslümanlara vermiş olduğu bu hakkı almak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
İslâm hukukundaki anlamıyla içtihat (ictihad), kısaca, mevcut bir nassın lafız ve manasından hareketle nassın bulunmadığında da çeşitli istinbat (çıkarım) metotları kullanılarak şer'î hüküm hakkında zannî bilgiye ulaşma çabasıdır.
İctihadın en önemli fonksiyonu, hukuk dinamizmini sağlamasıdır. İslam hukukçuları ilk dönemlerde ictihad yöntemini başarılı bir şekilde uygulamışlardır. Fakat belli bir zamandan sonra ictihad kapısının kapandığı şeklinde bir anlayış ortaya çıkmıştır. Bu da ictihadı olumsuz yönde etkilemiştir.
Yani hakkında âyet, hadis, yani nas bulunan konularda, bir içtihad yapılamaz; çünki Allah veya Peygamber o konuyu zaten düzenlemiştir. Zaten, içtihadı “fer'i olan bir şeri hükmü delilinden çıkarma” şeklinde tarif edenler de vardır. 4 Mesela, namazın, orucun rükünleri, vakitleri vb. hakkında artık içtihad yapılamaz.
Sözlüklerde bu kelime çaba göstermek, bütün gücünü kullanmak, ısrarlı olmak ve zahmet çekmek manasına gelmektedir. Cehd kökünden türemiş olan içtihat kelimesi bir konuda elinden gelen tüm çabayı sarf etmek, bir şeyi elde edebilmek için tüm gücünü kullanmak manasına da gelmektedir.
Re'y ve ictihad, en genel anlamıyla, aslî iki delil olan Kur'an ve Sünnet'i, sayılan metotları ve benzerlerini kullanarak anlama, yorumlama ve metinle akıl ve toplum arasını buluşturma faaliyetidir.
Kelime anlamı “ölçme ve eşitlik” olan kıyas bir İslâm hukuk terimi olarak, “naslarda (âyet ve hadislerde) hakkında açık hüküm bulunmayan bir meselenin hükmünü, aralarındaki ortak bir gerekçeye (illet) dayanarak, naslarda hükmü açıkça belirtilen meseleye göre belirlemek” anlamına gelir.
O meselenin illetinin insanın çabasıyla tespiti gibi bir şey caiz değildir, insanın böyle bir yetkisi yoktur İbn Hazm'a göre. Dolayısıyla kıyas da ta'lil de batıldır. İnsan böyle bir nassın illetini ortaya koyamaz.
İçtihadı Birleştirme Kararları Yargıtay tarafından verilmiş olan kararlarıdır. Anayasa Mahkemesi kararlarını Genel Kurul'da verir. Bu yüzden Anayasa Mahkemesi, diğer mahkemelerden ayrı olarak daireler arasında içtihat uyuşmazlığına konu olmaz. Ancak, Anayasa Mahkemesi içtihatları zamanla değişebilir.
Terim anlamı ise; kesin ve açık delillerle sabit olmayan öznel yargıları, şer'î delillere uygun olarak ortaya çıkarma konusunda bütün güç ve takatini sarf ederek çalışmaktır. Yani, Kur'an, hadis ve icma ile sabit olan şer'î delillerden hüküm çıkarmaktır.
Danıştay içtihatları birleştirme kararları bağlayıcıdır. Bu kararların bağlayıcılığı Danıştay Kanunu'nda belirtilmiştir. Danıştay içtihatları birleştirme kararlarına, Danıştay dava ve kurulları ile idari mahkemeler ve idare uymak zorundadır (İnan, 1996: 78).
Yargıtay Büyük Genel Kurulunun kararları kesin olup bunlar aleyhine başka yargı mercilerine başvurulamaz. Büyük Genel Kurulun en önemli görevi “içtihadı birleştirmek”tir. Bu nedenle bu kurula “İçtihadı Birleştirme Kurulu” da denir.
Hadis, Sünnet, İcma, Kıyas ve İçtihat da İslam dininin temel kaynakları içerisindedir.
Akıl ve çevreye veya doğu ve batıdan ithal edilen düşünce ve görüşlere istinaden, hiçbir kimse İslâmi konularda ictihad edemez. İctihadın kapısı her zaman açıktır. İctihad kapısı, birinci asırda açık olduğu gibi her asırda da açıktır.
"Herhangi bir yorumun mutlak hakikat olarak algılanmasına yol açacak üsluplardan sakınılması ve muhataba tercih imkanı ve hareket alanı bırakılması..." Bunun anlamı dinî düşüncede çoğulculuktur.
İctihad eden kişiye müctehid (Arapça: مُجْتَهِد) adı verilir. Bir ictihadın geçerli olabilmesi için ictihadı yapan kişinin ictihad yapabilecek seviyede bir fakîh (İslam hukukçusu) olması gerekir.
Hukukun sağlanmasında kullanılan bir takım kurallar bulunmaktadır. Bu kurallar devletlerin yetkili kurumları tarafından düzenlenmektedir. Ama bazen direkt olarak kuralların tereddütsüz bir şekilde bulunmayan konularda karar verenin düşüncesinden doğmakta olan içtihatlar bulunmaktadır.
İçtihat "Yasada veya örf ve âdet hukukunda uygulanacak kuralın açıkça ve tereddütsüz olarak bulunmadığı konularda, yargıcın veya hukukçunun düşüncelerinden doğan sonuç." ve "Görüş, özel görüş, anlayış, kavrayış" anlamlarına gelmektedir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri