Sözlükte “bir şeyin kenarlarını bir araya toplamak, ipin iki ucunu birbirine sıkıca düğümlemek; taahhüt altına girmek” anlamlarındaki akdden türeyen in'ikād, bu işlemler sonrasında ortaya çıkan durumu ve sağlamlaşmayı ifade eder.
İn'ikâd şartları: Bir akdin kurulabilmesi için, rükunlarının taşıması gereken şartlardır. Sıhhat şartları: Bir akdin şer'î hükümlerinin oluşabilmesi için gerekli olan şartlardır. Bu şartlar olmadığı zaman, akid kurulmuş (münakid) olur ancak sahih olmaz. Bu durumda akid Cumhura göre batıl Hanefilere göre fasid olur.
Akdin in'ikad edebilmesi için tarafların beyan ettiği akid kurma iradelerinin birbirine uygun olması ve beyanın akid meclisinde yapılması gerekir. Tarafların akdi yapma ehliyetlerinin bulunması da yine akdin in'ikad şartı olmakla birlikte bu ehliyetin alt sınırı fakihler arasında tartışmalıdır.
Akdin konusu, akdin hükümlerinin kendisinde ortaya çıkıp gerçekleştiği şey olup, yapılan akdin türüne göre farklı yapı ve mahiyette olabilir.
Bir ibadetin veya hukukî işlemin, vasıf ve şartlarındaki eksiklik ve bozukluk sebebiyle hükümsüz olması anlamında fıkıh terimi.
İlgili 27 soru bulundu
Akdin kurulmasıyla birlikte derhal işlerlik kazanması anlamında fıkıh terimi. Bir hukukî işlemin işlerlik ya da bağlayıcılık kazanabilmesi için hak sahibinin onay vermesi anlamında terim.
MÜKREH: İstemediği ve çirkin gördüğü bir işi yapmağa zorlanan kimse; ikrah kökünden ism-i mef'ûl. İkrah; tehdit etmek suretiyle kişinin hukuken yapmakla yükümlü olmadığı bir işi yapmaya onu zorlamak demektir. Zorlayan, tehdit eden kimseye "mükrih" denir.
Sözlükte “bir şeyin kenarlarını bir araya toplamak, ipin iki ucunu birbirine sıkıca düğümlemek; taahhüt altına girmek” anlamlarındaki akdden türeyen in'ikād, bu işlemler sonrasında ortaya çıkan durumu ve sağlamlaşmayı ifade eder.
Mutlak bir lafzın vasıf, şart, zaman ve mekân gibi kayıtlarla sınırlandırılması anlamında fıkıh usulü terimi. Kayıtlanmamış lafız anlamında fıkıh usulü terimi.
Nikâhın unsurlarıyla alakalı şartlara denir. Bu şartlardan birinin eksik olması halinde nikâh batıldır. hiç bir sonuç ifade etmez. kadar mevkuf (askıda hükümsüzlük) olarak adlandırılır. Onay olmaması halinde hiçbir sonuç doğurmaz.
Nikâh, İslam hukukunda bir sözleşmedir. İslamiyet'te nikâhsız evlilik yoktur. İslamî nikâhın şahitlerin huzurunda olması, icap ve kabul, erkeğin gayrimüslim olmaması, mehir, sözleşmenin ilanı ve kutlanması gibi şartları var.
Rükünlerinde veya meydana gelme şartlarında bir eksiklik bulunan evliliğe “bâtıl evlilik” denir.
Sözlükte “kaldırmak, boş ve tenha olmak” anlamına da gelen şigār kelimesi, Câhiliye döneminde iki erkeğin -kızları ve kız kardeşleri gibi- velâyetleri altında bulunan kadınları karşılıklı olarak mehirsiz alıp vermek suretiyle yaptıkları nikâh akdini ifade ediyordu.
Herhangi bir mümine yardımcı olmak üzere Allah tarafından yaratılan olağan üstü durumlar anlamında terim.
İkrah; tehdit ettiği şeyi yapmaya muktedir kabiliyetteki bir şahsın, bir başka kişiyi, korkutmak ya da tehdit suretiyle kendi hâline bırakıldığında yapmaya rıza göstermeyeceği ve tercih etmeyeceği bir fiili işlemeye ya da bir sözü söylemeye sevk edilmesidir.
Sözlükte tashîf, “bir sayfada birbirine benzeyen harflerden oluşan kelimeleri yanlış okumak, yanlış yazmak veya yanlış rivayet etmek” demektir.
Muhkem hem iman edilen hem kendisiyle amel olunan, müteşâbih amel olunmayıp sadece inanılan; 6. Muhkem mensuh olmayan veya kendisi neshetme konumunda bulunan, müteşâbih neshedilen; 7. Muhkem illeti akılla idrak edilebilen, müteşâbih -namaz rek'atlarının sayıları gibi- illeti bilinemeyen demektir.
Sözlükte “belirlemek, bir şeyi kendisiyle ortak olmayan diğer şeylerden temyiz etmek, özgülemek” anlamındaki tahsîs kelimesi fıkıh usulü terimi olarak âm bir lafzın anlamının bu lafız kapsamına giren fertlerden bir kısmıyla sınırlandırılmasını ifade eder.
Muhâlea kelimesi "ha-le-a" ) ďĥì ( sözlükte elbiseyi veya ayakkabıyı çıkarmak anlamına gelmektedir.5 Terim olarak ise kocanın eşinden veya bir başkasından aldığı bir bedel (ıvaz) karşılığında belli sözlerle eşinden ayrılmasıdır.
Sözlükte masdar olarak “bir malı yerden kaldırıp almak”, isim olarak “buluntu mal” anlamına gelen lukata İslâm hukukunda “mâliki bilinmeyen, fakat mubah mal grubunda da yer almayan buluntu mal” veya “üzerindeki hakkını terketme niyeti olmaksızın mâlikinin iradesi dışında kaybolmuş ve bir başkası tarafından bulunmuş ...
Hanefiler mütekavvim kavramını ise “şer'an kendisinden yararlanılması mubah olan şey” olarak tanımlarlar. Buna göre Hanefî mezhebine göre hak ve menfaatlerin -maddi bir varlığa sahip olmadıkları için- mal sayılmamaları ve akitlere konu edilememeleri icap etmektedir.
Mülcî ikrâh. Bir kimseyi ölümle veya bir uzvunu (organını) yok etmekle, şiddetli dövmekle veya bütün malını telef etmekle (zarar vermekle) korkutarak rızâsı dışında bir işi zorla yaptırmak.
Talâk, evliliği sürdürebilmek için yeni akde ihtiyaç bulunup bulunmaması açısından “ric'î” ve “bâin”, Kur'an ve Sünnet'e uygunluk açısından “sünnî” ve “bid'î” kısımlarına ayrılır. 1. Ric'î talâk. Erkeğin yeni nikâh akdine gerek kalmadan iddet süresi içinde eşine dönebildiği boşamadır.
Borcunu yerine getirmeyen borçluya, bu borcunu ifaya zorlamak için, cebir ve tazyik uygulanabilir, bu ise borçluya bir yaptırım uygulanması anlamına gelmektedir. Cebir ve tazyik, dava ve icra yolları ile sağlanır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri