İSTÎDATLI. sıf. İstîdâdı olan, yetenekli, kābiliyetli: Ve çeşit çeşit âletler yapmağa gāyet kābiliyetli ve istîdatlıdırlar (Kâtip Çelebi'den Seç.).
Dilimize Arapçadan geçmiş olan istidat kelimesi, doğuştan gelen yetenek anlamına gelir. Bu kelime Osmanlıca yazılmış metinlerde ''istidad'' ve ''isti'dad'' şeklinde geçer.
sıf. İstîdâdı olan, yetenekli, kābiliyetli: Ve çeşit çeşit âletler yapmağa gāyet kābiliyetli ve istîdatlıdırlar (Kâtip Çelebi'den Seç.). Teferruâta nüfuz etmeye istîdatlı bir bakış…
Nedir, Ne Demek? Kişi aleyhine icra takibi açılmış, icra takibine itiraz edilmediği için kesinleşmiş hallerde borçlu olmadığı halde icra tehdidi altında ödemek zorunda olduğu paranın geri istemek amacıyla açtığı davadır (İstirdat davası İİK madde 72'de düzenlenmiştir).
(ﺍﺷﺘﺪﺍﺩ) i. (Ar. şiddet “kuvvetli, şiddetli olmak”tan iştidād) Şiddetlenme, artma: Hikmet ümmîd-i visâlinle ferah-yâb iken âh / İştidâd-ı gam-ı hicrân ile mebhût henüz (Hersekli Ârif Hikmet). Gittikçe iştidâd ediyor bir boğuk sadâ (Tevfik Fikret).
İlgili 31 soru bulundu
İstidat ve kabiliyet, bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil, kabiliyet ve yetenek demektir. Yine İstidat ve kabiliyet, Allah Teâlâ Hazretlerinin (C.C.) insanlara ve sâir mahluklara tevdi buyurduğu kuvvelerine denir ve insanın fıtrat ve mahiyetinde sayısız kabiliyet ve yetenekler yerleştirilmiştir.
Değerli Kardeşimiz; "Lisan-ı istidat" kabiliyet dili demektir.
Bir konuda istîdâdı olmayan, yeteneksiz, kābiliyetsiz.
Tekamül Kelimesinin Güncel Sözlük Anlamı Ne Demektir? Cevap: Olgunlaşma, gelişim.
Bu kökten türeyen istidrâc ise “bir kimseyi bir şeye adım adım, derece derece yaklaştırmak, onu kurduğu tuzağa yaklaştırıp düşürmek, aldatmak” anlamındadır.
Bu kökten türeyen istidrâc ise “bir kimseyi bir şeye adım adım, derece derece yaklaştırmak, onu kurduğu tuzağa yaklaştırıp düşürmek, aldatmak” anlamındadır.
İtikat kelimesi genel olarak dini anlamı ile kullanılır. İtikat, kendinden uzun bir süre sonra ortaya çıkmış olan akaid kelimesiyle eş anlamlı nitelikte olan bir kelimedir. Dini hükümlerin bir bölümünü ortaya çıkaran itikat, çağımızda disiplin haline gelebilen mezhepleri anlatabilmek amacı ile kullanılmaktadır.
Istimdat TDK sözlük anlamı şu şekildedir: isim,eskimiş Yardım isteme, yardıma çağırma.
İstidat ve kabiliyet, bir şeyin kabulüne ve kazanılmasına olan fıtrî meyil, kabiliyet ve yetenek demektir. Yine İstidat ve kabiliyet, Allah Teâlâ Hazretlerinin (C.C.) insanlara ve sâir mahluklara tevdi buyurduğu kuvvelerine denir ve insanın fıtrat ve mahiyetinde sayısız kabiliyet ve yetenekler yerleştirilmiştir.
(ﺍﺷﺘﺪﺍﺩ) i. (Ar. şiddet “kuvvetli, şiddetli olmak”tan iştidād) Şiddetlenme, artma: Hikmet ümmîd-i visâlinle ferah-yâb iken âh / İştidâd-ı gam-ı hicrân ile mebhût henüz (Hersekli Ârif Hikmet). Gittikçe iştidâd ediyor bir boğuk sadâ (Tevfik Fikret).
Dilimize Arapçadan geçmiş olan istidat kelimesi, doğuştan gelen yetenek anlamına gelir. Bu kelime Osmanlıca yazılmış metinlerde ''istidad'' ve ''isti'dad'' şeklinde geçer. İstidat kelimesinin içinde yer aldığı birçok tamlama da manzum ve nesir türündeki eserlerde sıklıkla kullanılır.
Risale-i Nur (Osmanlıca: رسالهٔ نور) (Türkçe: Nurlu kitaplar), konu sırası takip etmeyen, güncel, İslami ve imani konularda Said Nursi tarafından 1925 yılında yazılmaya başlanmış, 24 yılda tamamlanmış kitap ve kitapçıklardan oluşan bir külliyattır.
Âhirette peygamberlerin ve kendilerine izin verilen kimselerin müminlerin bağışlanması için Allah katında niyazda bulunmaları anlamında bir terim. Allah dostu anlamında bir tasavvuf terimi.
Selefîlere göre hayatta olan şahıslarla tevessül, istiğase ve teberrükte bulunmakta bir beis yokken, ölmüş kişilerle tevessül, istiğâse ve teberrükte bulunmak şirk olarak değerlendirilmektedir.
İstimdad, aynı zamanda insanın tabiatında bulunan sığınma duygusunun bir tezahürüdür. Sûfîler, hayatta olsun veya olmasın bir velînin manevîyatından yardım dilemenin caiz, hatta gerekli olduğunu söylemişlerdir.
İtikat konu- sunda, Alevi-Bektaşi ve Sünni (Ehli Sünnet) inançlar arasında bir anlayış farkının olma- dığı açık olarak anlaşılmaktadır. Bir kimsenin dinin buyruklarını yerine getirmek için yaptıkları (TDK, 2015) şeyler olarak tanımlanmaktadır.
İslam'ın yayılmasından sonra daha çok kullanılmaya başlanan itikat sözcüğü, Allah'a kalben iman etmek ve onun adaletine güvenmek demektir.
Akîde, Akâid veya İtîkâd (Arapça: عقيدة); İslam'da inanç olarak bağlanmayı gerekli kıldığına inanılan inanç esaslarının bütünü olarak bilinir. Akîde kelimesi Arapça "a-k-d" (عقد) kökünden gelip, "bağ", "bağlama/bağlanma", "düğümleme/düğümlenme" ve aynı zamanda "bağlılık" ve "sözleşme" anlamlarına da gelir.
Kelamcılar (İslam akaid felsefecileri olan) yaratılmış olanların, Kadir-i Mutlak olan Allah'ın sıfatlarından gaybı bilme, yaratma, alemde tasarruf etme, hidayete erdirme ve saptırma gibi özelliklerin başka insanlara, tanrılara, melek, cin, şeytan ve sâireye atfını şirk olarak nitelendirirler.
Evliyanın himmeti, bir işin tahakkuk etmesi veya etmemesi için teveccühünü teksif etmesi demektir. Himmetü'r-ricâl takla'ul-cibâl (Büyüklerin himmeti, dağları yerinden oynatır), hadis-i şeriftir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri