laubali / lâubali / lâubâlî Saygısız, pervasız.
ferd-i yekta / ferd-i yektâ
Eşsiz, benzersiz; tek ve rakipsiz.
istifa / istifâ
Alacağını borçludan tamam olarak almak. Kabz-ı ruh etmek.
hays. Saygı, hürmet, itibar. Alâka, ilgi.
mühmelat. (Tekili: Mühmel) Anlamsız ve mânâsız boş sözler.
İlgili 38 soru bulundu
Güzellik, yenilik, özgünlük.
Uymaz, zıt, aykırı.
aciz / âciz / عاجز / عَاجِزْ
Eli ermez. Kabiliyetsiz. Gücü yetmez olan.
ezvak / ezvâk / اذواق
Zevkler. Keyfler. Eğlenceler.
İhtiram etmek, bir kişiye genelde büyüklere, yaşlılara ve önemli rütbe sahibi kimselere karşı saygı duymak anlamındadır. Ayrıca bir diğer anlamı da yasağa uymak şeklindedir. Hürmet duymak da yine ihtiram etmek ile aynı anlamdadır.
Hayr kelimesi, eski Osmanlıcada olduğu gibi hayr olarak günümüzde pek kullanılmıyor. Ancak bu kelime hayırlı kelimesinde olduğu gibi 'hayır' şeklinde hala kullanılmaktadır.
itfa / itfâ / اطفا / اِطْفَا
Söndürme.
mübarek / mübârek / مبارك / مبارک / مُبَارَكْ
Bereketli, uğurlu. Hayırlı.
Borç ilişkisinin içerdiği asıl hak, alacak hakkı; ferî haklar ise, cezai şart, faiz, kefalet, rehin, hapis hakkı gibi haklardır.
Eşi benzeri olmayan, tek.
1. Tek olan şey. 2. Fertle ilgili, bireysel.
esvab / esvâb / اثواب
(Tekili: Sevb) Sevbler, giyecekler, giyimler.
eazım / eâzım / اعاظم
Büyükler, ulu kişiler.
"Saçan" mânâsında son ek.
ana' / anâ' Zahmet, meşakkat, güçlük, zorluk.
''Fütade'' şeklinde de kullanılan üftade kelimesi, dermansız bir derde tutulmuş, hayattan tüm ümidi kesilmiş, karamsar ve mutsuz demektir.
zarif / zarîf / ظریف / ظَر۪يفْ
Zarafetli. İnce ve nâzik tavırlı. Güzel. Şık.
sun' / صنع / صُنْعْ
Eser, yapılan iş. Te'sir. Güzel iş yapmak.
sim / sîm / سيم
Gümüş.
Sonradan gelenler, yetişenler, son devir âlimleri.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri