Ağırlıklı olarak doğal malzemelerle oluşturulmuş duvarların bulunduğu mekânlar, yumuşak ya da sıcak kelimesi ile tanımlanabilecek görsel etkiler oluşturmakta, ağırlıklı olarak yapay malzemelerle oluşturulmuş sınırlayıcı öğelerin kullanıldığı mekânlar ise sert ya da soğuk olarak tanımlanmaktadır.
Mekanı sınırlandıran öğelerin farklılığına göre mimari mekan ve doğal mekan ayırımı yaparız. Bu Öğeler duvarlar, tavanlar ve döşemeler, sütunlar, kolonlar ve kirişler ise mimari mekandan, söz ederiz. Bu öğeler yeryüzü, gökyüzü, ufuk, çalılık, ağaçlar ve bulutlar ise doğanın oluşturduğu, doğal mekandan söz ederiz.
Kent meydanları, pazarlar, bir üst örtü ile sınırlandırılmış sokak araları, binalar arasındaki boşluklar, viyadük ayakları arasında oluşan âtıl alanlar gibi kent içerisinde herkesin kullanımına açık ya da arada kalmış bu gibi mekânlar kentsel iç mekânlar olarak tanımlanabilir.
Özel mekânlar, daha çok kişilerin kontrolünde olan ve kişisel kullanımlara yönelik mekânlardır. Kamusal mekânlar ise herkesin kullanabilme hakkına sahip olduğu ve kamusal eylemlerin gerçekleştiği yerlerdir.
Bu genel sınıflandırma mekânın insan ile etkileşimi açısından ele alındığında iki temel kavram altında değerlendirilebilir: 'objektif mekân' ve 'subjektif mekân'. Objektif mekân ölçülebilir özelliklere sahiptir ve fiziksel gerçekliklere dayanır.
İlgili 26 soru bulundu
Negatif alan, tanımlanabilir bir objenin parçası değil, konuyu çevreleyen veya arasındaki alandır. Silüet etrafındaki şekiller veya boşluklar negatif alan olarak düşünülebilir, fakat tanımlanabilir sınırlara sahip olan bir şekil olarak silüetin kendisi pozitif alandır.
Subjektif kelimesi olaylara kendi bakış açısıyla, kendi penceresinden bakmak ve kendi görüşlerini belirtmek anlamlarını taşırken, objektif kavramı bunun karşıt anlamlarını içeren ifadeleri temsil eder. Türk Dil Kurumuna göre objektif; tarafsız kalma ve tarafsız olma anlamlarını taşıyan bir kelimedir.
Mekânı belli bir amaca ve temaya uyacak bir şekilde ele alınmasına konsept denilmektedir. Bu kavrama karşılık olabilecek pek çok stil bulunabilirken, iç mimarlar müşterinin direktifleri dahilinde iç mekân tasarımını kişiye özel konsept çerçevesinde de yapabilmektedir.
O'na göre mutlak mekân kendi tabiatına veya herhangi bir dış (harici) şeye göre değişmez, her zaman aynı kalır ve hareket etmez. Göreli mekân hareket eden bir özelliğe sahiptir. Mutlak mekânın ölçüsüdür.
Açık mekân (ülke, bölge, deniz, şehir, dağ, park v.s.) vaka parçalarının yaşandığı diğer mekânları kapsayıcı özelliğe sahiptir. Kapalı mekânlar (ev, oda, hastane, fabrika vs.) bazı şahısların içinde yaşadıkları diğer şahısların giremedikleri "kapsanan" mekânlardır.
Bhabha (1994) tarafından da postkolonyol kuram içerisinde ele alınan üçüncü mekan kavramı farklı kültürlerin bir araya gelerek etkileşime girdiği, ortaklıkların kurulduğu hibrit (melez) mekanlardır.
Kamusal kullanıma ayrılmış bir alanı ve bu alanda basit bir biçimde belirlenerek (işaretlenerek) ayrıştırılmış mekanları da tanımlar. Bu alanın başka sokaklarla birleşmesi zorunluluğu olmadığı gibi bir yere varması (ulaşması) zorunluluğu da yoktur …, bir meydan ya da çıkmazda son bulabilir.
Geniş ve derin olmak üzere iki tip meydan vardır. Meydanların geniş yada derin olmasını meydanın karakterini oluşturan yapılar belirler.
Mekanı sınırlandıran Öğelerin farklılığına göre mimari mekan ve doğal mekan ayırımı yaparız. Bu Öğeler duvarlar, tavanlar ve döşemeler, sütunlar, kolonlar ve kirişler ise mimari mekandan, söz ederiz. Bu öğeler yeryüzü, gökyüzü, ufuk, çalılık, ağaçlar ve bulutlar ise doğanın oluşturduğu, doğal mekandan söz ederiz.
Kişinin evi, duygularını ve hatıralarını depoladığı mekandır. Kişi evini sahiplenir, savunur, kendine ve kişisel isteklerine göre adapte etmeye çalışır.
Mekân veya yer, çeşitli yaklaşımlarca farklı ele alınmakla beraber geniş bir çerçeve ile 'insanı çevreden belli bir ölçüde ayıran ve içinde eylemlerini sürdürmesine elverişli olan boşluk' ve 'sınırları gözlemci(ler) tarafından algılanabilen uzay parçası' olarak tanımlanabilir.
Sonuç olarak “görece mekân”, bir tarihi mekânın za- manla önemini yitirmesi veya öneminin farklılaşma- sıdır.
Yaşanan mekân ya da temsil mekânları günlük hayatın ya- şandığı mekânlardır dolayısıyla kendi içerisinde kurmuş olduğu bir dil yapısı ve sistemi vardır.
Dünyanın farklı yerlerinde ve farklı zaman dilimlerinde hep birbirine benzer biçimde ortaya çıkan, kentsel bağlamın dışında kendi bağlamını hem mimari ifadesiyle, hem de kendine ait kurallar bütünüyle oluşturan bu mekânları Auge (16) “yok-mekân” (non-lieu) olarak tanımlar.
Konsept, bir nesne veya düşüncenin zihindeki soyut tasarımıdır. Otomotiv sektöründe, tanıtım ve imaj gösterisi olarak markanın, yapabileceğinin en iyisini yapıp aracın gelecekte taşıyacağı çizgileri kullanıcılara göstermesinin bir yoludur konsept.
Bir ulus ya da belli bir dönem tarafından benimsenen, zamanının mimari anlayışını ifade eden yaklaşımlar mimari akım olarak adlandırılır. Mimari akımlar; modernizm, art deco, bauhaus, gotik, rokoko, barok, neoklasik vb. gibi çeşitli kategorilere ayrılarak yapıların dönemlerine dair bilgi verirler.
Subjektif (öznel) ise kişiye özgü olan, herkes tarafından kabul görmeyen bir gerçekliğin niteliğine; insanın kendi duygularından, ideolojisinden, inancından, kanaatinden hareketle bir nesneyi, olguyu değerlendirme tutumuna verilen addır.
Objektif sözcüğü özne/öznel anlamına gelen subjektif sözcüğünün tam zıttıdır. Objektif insan yaşadığı şeylere karşı tarafsız olarak bakabilen insandır.
Objektif kısaca tarafsız olmak demektir. Ortaya atılan bir düşünce hakkında karşı tarafların etki ve düşünceleri altında kalmadan, doğru olan düşünceyi söyleyebilmektir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri