Türklerde siyasi ve sosyal hayatı düzenleyen yazılı olmayan hukuk kurallarına “töre” denir.
Hukukun yazılı olmayan kaynağı örf ve adet kurallarından ibarettir. Bir davranış şeklinin örf ve adet hukuku kuralı haline gelebilmesi için; “süreklilik”, “zorunluluk inancı” ve “devlet desteği” olmak üzere üç unsurun gerçekleşmesi gerekir.
Herhangi bir makam tarafından konulmayan, kendiliğinden oluşan, toplum vicdanında yer alan ve bazı hukuk dallarında tali (ikinci derecede) hukuk kaynağı olan yazısız hukuk kurallarıdır. Hukuk sistemimizde örf adet hukuku olarak ifade edilir.
Hukuk kurallarının önemli bir bölümü, hukuk kuralı koyma yetkisine sahip belirli bir organ ya da makam (yasama organı, Bakanlar Kurulu, yetkili yönetim birimleri gibi) tarafından konulup yazılı metinler içinde yer alırlar. Bunlara “yazılı hukuk” kuralları (mevzuat) denir.
Merhaba, Töre: bir toplumun yazılı olmayan, gelenekselleşmiş ve halk dilinde mahkeme ya da hukuk olarak adlandırılan kanunlardır. ⇒ Türk toplumunun temeli töreye dayanmaktadır. Töreler zaten yazısız hukuk kuralları olduğu için neredeyse bütün Türk devletlerinde törenin varlığı görülür.
İlgili 41 soru bulundu
Töre; bir toplumda yazılı olmayan, gelenekleşmiş kanun ve kurallar. Özellikle halk ağzında hukuk veya mahkeme anlamlarında da kullanılır. Töre sözcüğü Eski Türkçede türetilmek, yaratılmak ve düzenlenmek anlamlarına gelen törü- fiilinden gelir.
Yazılı kuralların ihlali sonucunda bir yaptırım söz konusu olur. Bu yazılı kuralların yanı sıra bir de yine toplumsal hayatı düzenleyen ancak yazılı olmayan kurallar vardır. Bunlara da görgü kuralları ya da ahlak kuralları denir.
Eski Türkler'de “töre” daha çok devletin kuruluş düzeni ve işleyişi ile ilgili kuralları ifade etmekte ise de, Türkler aile yaşantısı açısından da bu kavramı kullanmışlardır. Bu manada töre “görenek” demektir. Çalışmamızda “töre” kavramı “Devlet Töresi” anlamında ele alınmıştır.
Tamamlayıcı hukuk kuralları, taraflar arasındaki hukuki ilişkide düzenlenmemiş veya gereği gibi düzenlenmemiş konularda doğacak uyuşmazlıkların çözümünde başvurulabilecek kurallardır.
Örf - adet kuralları da insan davranışını düzenleyen kurallardır. İçinde yaşanılan sosyal çevre tarafından uzun süreden beri tekrarlanarak konulan, insan davranışını düzenleyen ve uyarma, kınama, dışlama, linç gibi değişik müeyyideleri olan emir ve yasaklardır. Bunlardan bir kısmı hukukun kaynağı olarak da sayılırlar.
Asıl (Bağlayıcı) Kaynaklar; yazılı kaynaklar olan Anayasa, Kanunlar, Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, Milletlerarası Anlaşmalar, Yönetmelikler, Genelgeler ile yazısız kaynak olan Örf ve Adet Hukuku'dur. Bağlayıcı olmayan yardımcı kaynaklar ise içtihatlar ve doktrinlerdir.
Müeyyidesiz Hukuk Normları Olabilir Görüşü: Müeyyide hukuk düzeninin özelliğidir. Böyle bir düzende müeyyidesiz bazı normlar bulunabilir. Müeyyidesiz Hukuk Normlarının Olamayacağı Görüşü: Müeyyidesiz normlar ya hukuken anlamsız normlardır ya da bağımlı normlardır.
Geçersizlik. Bir işlemin hukuk kurallarının öngördüğü şekil ve şartlara uyulmadan yapılması halinde karşılaşılan yaptırımdır. Kurulmuş olan bir hukuki işleme, kanun koyucunun tarafların istediği hüküm ve neticeleri bağlamamasıdır.
anlaşmalar, kanunlar, KHK'ler, yönetmelikler yazılı hukuk kaynaklarındandır. getirilmemiş olan toplumun bilincinde varlığını sürdürüp devlet tarafından uygulanan hukuk kurallarını ise yazılı olmayan hukuk kuralları adı verilir.
Örfi Hukuk
İslamiyet öncesinden bu yana devam eden töre kurallarının İslamiyet'e aykırı olmayacak şekilde düzenlenmesiyle oluşan kurallardır. Örfi hukuka padişahın yönetim, maliye ve ceza gibi konularda çıkarttığı kanunnameler de dahildir.
Yazılı olmayan asıl kaynaklar ise örf ve adet hukuku kuralları ve hukukun genel ilkelerinden ibarettir.
Betimleyici boyut, hukukun ve hukuk sisteminin varlığı ve içeriğinin ne olduğu, nasıl belirlenmesi ve tanımlanma- sı gerektiği sorularını yanıtlamaya çalışır. Normatif boyut, hukukun ve hukuk sistem- lerinin öznelerinin ne yapmaları gerektiği sorusunu yanıtlamaya çalışır.
Müspet Hukuk (Pozitif hukuk-Yürürlükte olan hukuk – dogmatik hukuk): Bir ülkede belli bir zamanda yürürlükte bulunan yazılı (anayasa, uluslar arası antlaşmalar, kanunlar, khkler, tüzükler vs.) ve yazısız hukuk kurallarının (örf ve adet hukuku kuralları) tümüne birden verilen isimdir.
Nispî emredici hüküm (relativ zwingend), sadece taraflardan birini -genellikle sosyal veya ekonomik açıdan daha güçsüz olan sözleşme tarafını- korumak gayesiyle tesis edilmiş olan ve bu sebeple sadece o tarafın aleyhine olacak şekilde kendisinden sapılamayan emredici hükümdür(621).…
Göktürk) Devleti dönemine aittir.
Töre adı verilen yazısız hukuk kuralları geçerliydi. Törenin kuralları kesindir, töreye hükümdar başta olmak üzere kimse karşı gelemezdi. Bütün devlet işleri töreye göre yapılırdı.
Kutadgu-Bilig'de törenin anayasa hükmünde, değişmez ilkeleri dört tanedir. Bunlar sırasıyla Könilik (adalet), Uzluk (iyilik, faydalılık), Tuzluk-tüzlük (eşitlik) ve Kişilik (insanlık).
Yazısız kurallar: Toplumun yaşayış tarzından elde edilen verilerle ortaya çıkmış kurallardır. Bu kurallar din, örf, adet, ahlak, görenek ve gelenekler şeklinde kurallardan etkilenerek ortaya çıkan kurallardır.
Sosyopat, hoş olmayan davranışlarda bulunan, kurallara ve kanunlara uymayan, verilen cezalardan hiçbir zaman ders almayan hastalığı bulunan insanlara denir. Sosyopati suça yatkınlıktır ve anti sosyal kişi bozukluğudur. Hiçbir zaman kurallara uymazlar, hiç kimsenin derdiyle derlenmezler, hatta dinlemek bile izlemezler.
Türklerde siyasi ve sosyal hayatı düzenleyen yazılı olmayan hukuk kurallarına “töre” denir. 2-Kulaktan kulağa, nesilden nesile aktarılır. 3-Kağan dâhil herkes uymak zorundadır. (töreye kağan dâhil herkesin uyması hukukun üstünlüğünün kanıtıdır.)
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri