Şayet dil olmasaydı iletişim eksikliği ve buna bağlı olarak da gelişim oldukça kısıtlı olurdu. Aynı zamanda beslenmemize yardımcı olan dil, yiyeceklerin lezzetini almamız konusunda da büyük faydalar sağlar. Dilin üzerinde bulunan
Dil ile geçmiş, tarih bilinci ve gelecek şuuru oluşur. Dil ile bildiklerimizi üretir, saklar, aktarırız, dil ile yeniden üretiriz. Dil olmasaydı uygarlık(lar) da olmazdı. Örneğin, "Tavuklar neden bir uygarlık yaratmamış?" diye sorabilirsiniz.
Dil, ağız içinde bulunan ve tat alma duyusunu gerçekleştiren, kaslardan yapılmış bir organdır. Ayrıca yiyecekleri çiğneme ve yutma işlemlerine yardım eder, insanlarda konuşmayı da sağlar.
Dil düşüncenin, düşüncelerin açığa çıkarılabilmesinin en önemli etkin aracıdır. Milletler dil sayesinde kültürlerini, edebiyatlarını, tarih ve sanatlarını ortaya çıkarabilmekte ve yeni nesillere aktarabilmektedirler.
Ana dilinizi kullanmak çocuklarınızı ailenize bağlayacaktır. Aynı zamanda da önemli kültürel gelenekleriniz, aynı dili konuşan arkadaş ve komşularınız ile de bir bağ oluşturacaktır. Ana dilinizi kullanmak, sizin çocuklarınıza birşeyler öğretmenize ve beraber yeni şeyler öğrenmenize olanak tanır.
İlgili 23 soru bulundu
Eğer dil olmasaydı insanların devlet, şehir, köy, hatta aile kurması mümkün olamazdı. Sosyolojik hiçbir kurumun kurulamayacağı bir ortamda, insanlığın üretim yapması da mümkün olmazdı. Dolayısıyla tekstil ürünleri, arabalar, cam eşyalar, kalemler, defterler… hiçbiri var olamazdı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, dilini kaybeden bir milletin hafızasını, benliğini ve hatta inancını kaybedeceğini belirterek, ana dilleriyle bağları zayıflayan toplumların zamanla sürüleşmesinin, sömürgeleşmesinin ve kimliksiz hâle gelmesinin kaçınılmaz olduğunu söyledi.
Dil insanların duygu, düşünce ve isteklerini anlatmak, birbirleriyle iletişim kurmak amacıyla kullandıkları sesli ya da yazılı göstergeler dizgesidir. Dil, toplumdaki bireylerin birbirleriyle anlaşmaları, kaynaşmaları, uyum içinde yaşayabilmeleri ve birikimlerini gelecek kuşaklara aktarabilmeleri için gereklidir.
Dilin Önemi ve Özellikleri
Dil, gelişmiş bir iletişim aracıdır. Dil, seslerden oluşmuş bir anlaşma sistemidir. Tam anlamıyla anlatma ve anlaşma; seslerden örülü kurallar bütünü olan “dil” ile sağlanır. Dil, düşünce ve zekânın bir göstergesidir.
Aynı dili konuşan insanlar millet denilen sosyal varlığın temelini oluşturur. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, insan topluluklarını bir yığın veya kitle olmaktan kurtararak, aralarında duygu ve düşünce birliği olan bir toplum hâline getirir...
Dil: Tat alma ve çiğneme ile beraber yutma ya da konuşma görevleri üstlendi en önemli duyu organlarımız içerisinde yer almaktadır.
Bir başka ingiliz dilbilimci Lyons da betimleme, anlatım, toplumsal olmak üzere üç temel işlevinden söz eder. Budunbiliınci Malinowski'ye göre edimsel ve törensel gibi iki temel işlevi vardır. Kari Bühler ise kültür açısından anlatım, çağrı ve betimleme olmak üzere üç değişik işlevden söz açar.
Dil organı tatma duyusunu, göz organı görme duyusunu, kulak organı duyma duyusunu, burun organı koklama duyusunu ve tenimiz dokunma duyusunu algılamamızı sağlar.
Dili öldürme olguları dışında diller birden yok olmaz; konuşucu topluluğunun başka dilleri kullanımıyla yavaş yavaş dil değiştirmesiyle diller ölmenin eşiğine gelir.
Dilin saptama işlevi olmasaydı, insanın varlık-yapısında çok önemli eksikliklerle karşılaşacaktık ; fakat dilin kendisi olmasaydı, insan, bilim, felsefe ve sanattan yoksun kalacaktı. Fakat dil, bu alanların bir aracı değil, onların temelidir.
Asimilasyon (ölüm) süreci içine giren bir dil, önlem alınmadığı takdirde yok olur. Anadilini yitiren ana (büyük) kitle, kendinden ayrı ya da ana kitleden kopuk olarak başka yerlerde ve izole biçimde henüz anadilini konuşmakta olan küçük kalıntı grupları da temas kurması halinde olumsuz anlamda etkileyebilir.
var olan dil, insan başarılarının ve yapıp etmelerinin taşıyıcısı olması nedeniyle de aynı zamanda tarihsel bir varlıktır. Dil, insanın dünyadaki yerini ve değerini belirleyen, insanı insan yapan niteliklerin başında gelir.
Dil, bir düşüncenin bir zihinden bir başka zihne aktarılmasına yarayan işaretler sistemidir. Aktarılmak istenen düşünce ya da niyet çeşitli olabileceği için dilin görevleri de değişik olabilir. Dilin inanç, tahmin veya bilgilerimizi iletmek amacıyla kullanılmasına dilin bildirme görevi denir.
1- Sanskritçe (5.000 yaşında)
Sadece Hindistan'daki en eski dil değil, aynı zamanda dünyanın en eski dili olduğu düşünülüyor. Sanskritçe, binlerce yıllık Hint dilidir. Bugüne kadar bir ayin dili olarak hayatta kalmıştır. Hinduizm, Budizm ve Jainizm'in kutsal yazılarında bulunur.
DİL-KÜLTÜR İLGİSİ
Millî kültürün temel unsuru olan dil, bir taraftan kültürü beslerken diğer yandan kültürle beslenir ve kültürel değerleri sonraki nesillere aktarmada çok önemli bir işlevi yerine getirir. Maddi, manevi kültürel değerlerin oluşmasında ve aktarılmasında dilin inkâr kabul etmez bir rolü vardır.
Varlığı bilmek ve yaşamı kolaylaştırmak için, çevrelerindeki nesnelere isimler vermişler ve kendilerini farklı dillerle ifade etmişlerdir. Dil olmadan düşüncemizi ifade edemeyiz. Çünkü düşünme dil yolu ile aktarılır. Örneğin düşüncemizin parçası olan akıl yürütme, kavramlar ve düşünme ilkeleri dil ile ortaya konulur.
Dil kültürün ifadesine özgüdür. Değerleri, inançları ve adetleri iletme aracı olarak, önemli bir sosyal işleve sahiptir ve grup kimliği ve dayanışma duygularını teşvik eder. Kültürün, geleneklerinin ve paylaşılan değerlerin taşınabileceği ve korunabileceği bir araçtır. Dil kültürel kimlik için esastır.
Çok ufak bir kısmı koparsa yeniden çıkabilir, büyük bir parçası için geçerli değil. İnsan dili o derece gelişmiş bir rejenerasyon yeteneği barındırmıyor.
Dil boğaza kaçtığında nefes alınamaz ve oksijen alması gereken bazı sinirler oksijensiz kalır. Süre uzadıkça ardından ölüm gelebilir. Ani bir darbe ya da düşme sonrası yutaktaki kasların gevşemesi dilin boğaza kaçmasına neden oluyor. Aynı zamanda bayılma, kendini kaybetme gibi durumlarda da dil boğaza kaçabiliyor.
Bu sorunun cevabı aslında çok basit: Evet. Dünyanın birçok yerinde çocuklar doğumları ile beraber çift dile maruz kalıyorlar. Yapılan araştırmalar anadil haricindeki diğer bir dile maruz kalan çocukların iki dili aynı anda öğrenebildiklerini gösteriyor.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri