Doğum esnasında kendisinde ses, nefes, hareket gibi hayat belirtisi olup sonra ölen çocukların yıkanması vâcibdir. Azaları tam teşekkül etmiş, ölü doğan çocuk da yıkanır ve böyle bir çocuk düşüren kadın nifas sayılır. Azaları tam teşekkül etmemiş düşükler ise, yıkanmaz ve böyle bir çocuk düşüren kadın nifas sayılmaz.
Ölü doğum yapmak veya anne rahminde bebek ölmesi veya anne karnında bebek (fetus) ölümü veya anne karnında bebeğin kaybedilmesi veya intrauterin ex fetus (mort fetus) aynı anlamda kullanılan terimlerdir.
Fetva Kurulu, "ölü veya düşük olarak doğan çocuk, kendisine ruhun üflendiği dördüncü ayı tamamlamamışsa üzerine cenaze namazının kılınmayacağını" belirtti.
Anne karnında ölen bebeğin haftasına göre alınma şekli değişir. Gebeliğin ilk 12 haftası içinde bebek bebek öldüyse, bebek kürtajla alınır. 12. haftadan sonra ise ilaçla düşük yaptırılır ve kalan parçalar kürtajla temizlenir. Gebeliğin 20. haftasından sonra ise anne karnında ölen bebek doğurtulur.
Ölen çocuğun adı konur, yıkanır, kefenlenir.
Fetva buna göre verilir. Eğer doğan çocuk ses çıkarmışsa adı verilir, yıkanır ve cenaze namazı kılınır. "Çocuğun ses çıkarması" demek, doğum esnasında yüksek sesle ağlaması yahut vucudunun çoğu dışarı çıktıktan sonra yaşadığına delil olacak bir belirtinin bulunması demektir.
İlgili 31 soru bulundu
Çocuğun adını ana ve babası koyar (TMK m. 339/5).
Hâkim, gerektiği takdirde eşlerden birinin istemi üzerine kanunda öngörülen önlemleri alır (TMK m. 195).
İslâm'da çocuğa ad seçme ve ad koyma hakkı babaya aittir. Baba ölmüş veya hukukî tasarruflarda bulunmaktan menedilmişse bu hakkı anne kullanır. Doğumundan önce babasını kaybeden Hz. Peygamber'in adı annesi tarafından Muhammed olarak seçilmiş ve bu ad dedesi tarafından konulmuştur.
Rahim içersindeki bebeğin kalp atışlarının durması yani bebeğin ölmesi de yine düşük olarak adlandırılır. Bu gibi anne karnında bebeğin öldüğü durumlarda kürtaj işlemini geciktirmeden (kanamanın olmasını beklemeden) yapmak gerekir..
Anne karnındayken ölüp kendiliğinden düşen veya tıbbi müdahalelerle alınan cenine ne yapılması gerekir? Organları belirmemiş seviyedeki cenin yıkanmadan; organlarının oluşumu tamamlanmış ya da bazı organları belirmiş seviyedeki cenin ise yıkanarak bir beze sarılarak defnedilir.
Onların cennette anne ve babaları ile birlikte olacakları ve evlat sevgisini cennette de tatmalarını sağlayacakları ifade edilmektedir. Hadislerde ise erken yaşta ölen çocukların anne babaları için rahmet ve mağfiret vesilesi olacakları ve onlara şefaat edecekleri ifade edilmektedir.
Nitekim ashab, ölen ve sadece eli bulunan bir sahabînin namazını kılmıştır (Şirbînî, Muğni'l-muhtâc, 2/32). Canlı olarak doğup ölen çocuk yıkanır ve cenaze namazı kılınır (el-Fetâva'l-Hindiyye, 1/159).
Ölü sabi (küçük çocuk) olursa, cemaatten helallik istemeye lüzum yoktur.
Bu namazda, taharet, kıbleye yönelmek, setr-i avret ve niyet gibi şartlara riâyet edilir. Cenaze namazının abdestsiz olarak kılınması caiz değildir. Ancak kişi abdest ile meşgul olduğu takdirde cenaze namazını kaçıracak ise teyemmüm ederek cenaze namazını kılabilir (Mevsılî, el-İhtiyâr, 1/86).
Aşağıdaki belirtiler bebeğin anne karnında öldüğünü gösterebilir. Kanama Kasık ağrısı, bel ağrısı Bebek hareketlerinde azalma Bebeğin aşağı inmesi Gebelik belirtilerinin azalması (bulantı, kusma, aşerme, memelerde dolgunluk gibi) Ama unutulmamalıdır ki, anne karnında bebeğin öldüğü çoğunlukla hiçbir belirti vermez.
Ölü doğan çocuğun ise adı konulur, yıkanıp bir beze sarılır, cenaze namazı kılınmadan gömülür. Nitekim Hanefiler, İmam Malik, el-Evzâî ve Hasan-ı Basrî'ye göre; bu bebeğin cenazesi yıkanır ama namazı kılınmaz.
Yani 20. haftalık bebek anne karnında tam göbeğin ortasındadır. 20. haftadan önce göbek deliğinin altındaki rahim, bu haftadan sonra artık göbek hizasının üstüne doğru çıkar.
Ölü doğan çocuğun adı konulur, yıkanıp bir bezle sarılır ve cenaze namazı kılınmadan defnedilir. Kendisinde hayat belirtisi olan (ses, nefes, hareket gibi...) düşük çocukların yıkanması vâcibdir. Azaları tam teşekkül etmiş, ölü doğan çocuk da yıkanır.
Zorunlu olduğu inancı taşımaksızın cenazeyi duyurmak amacıyla salâ vermekte sakınca yoktur.
Dr. Sevil Karaman, “Bebeğiniz doğduğunda, size ve çevrelerindeki dünyaya bulanık gözlerle bakıyorlar. Yüzlerinden 20 ila 25 cm uzaktaki nesnelere en iyi şekilde odaklanabilirler. Bu, bebeğinizi kucağınıza aldığınızda yüzünüzü görmesi için doğru mesafedir.
9 haftalık anne karnındaki bebeğin kalp atışları genel olarak duyulmaktadır ancak 9. haftada kalp atışı duyulmazsa hemen endişelenmemelisiniz. Birkaç hafta daha bekleyebilirsiniz. Hamileliğinizin ilerleyen haftalarında da bebeğin kalp atışı duyulmaz ise bebeğin anne karnında öldüğü düşünülmektedir.
8 haftalık bebek kalp atışı genelde duyulmaktadır ancak duyulmazsa birkaç hafta daha bekleyebilirsiniz. Gebeliğin ilerlediği haftalarda kalp atışı duyulmamaya devam ederse bebeğin anne karnında öldüğü düşünülür.
Doktorlar genelde, bir insanın kalbi 20 dakikadan fazla durursa, beyinde tamiri imkansız bir hasar meydana geleceğine inanıyorlar. Ancak Parnia, iyi bir kalp masajı ve dikkatli bakımla bunun önlenebileceğini söylüyor.
Bu yüzden belirlenmesi de hukuki alanda ayrı bir boyut kazanmaktadır. Türk Medeni Kanunu m.339/5'e göre “Çocuğun adını ana ve babası koyar”.
Bebeklere Peygamberlerin, Ehl-i Beyt'in ve aile büyüklerinin adları verilir. Aile büyüklerinden birinin adını bebeğe vermekteki amaç "adın sürmesini, devamını sağlamak", "bitmesini, batmasını" önlemektir. Bebek doğduğunda, göbeği kesilirken bir ad konur. Buna “göbek adı” denir.
Hasan'ın sağ kulağına ezân okumuş, sol kulağına da kâmet getirmiştir (Beyhakî, Şu'abü'l-îmân, 11/105-107 [8252-8255]). Dolayısıyla, çocuk dünyaya geldiğinde sağ kulağına ezân, sol kulağına kâmet okunarak isminin verilmesi sünnettir. Bunu babası veya aile büyüklerinden başka birisi de yapabilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri