Dünyada bir günde ortalama 2.5 milyar fincan kahve tüketiliyor.
Kahve dünyanın petrolden sonraki en büyük ticaret kalemi. Dünya'da her gün 1.6 milyar fincan kahve tüketiliyor. Türkiye'de ise pazarın büyüklüğü 500 milyon TL'nin üzerinde ve yılda yaklaşık 30 bin ton kahve içiliyor.
Günde ortalama 300-400 mg kafein tüketimi genel olarak güvenilirdir. ( 500 mg fazla anlınmamalıdır.) Kahvenin türüne göre değişmekle birlikte ortalama bir fincan kahvede 80 - 200 mg kafein vardır. Ortalama 3-4 fincan kahve içilebilir.
7. Bir yıl içinde dünya 400 milyar fincan kahve tüketiyor.
Yetişkinlerde günde 3-4 fincan kahve tüketimi yararlı etkiler sağlar. Yani maksimum kafein alımı günde 400 miligram geçmemeli yani 3 tatlı kaşığı kahveyi geçmemeli.
İlgili 32 soru bulundu
Günde 3 fincanın üzerinde kahve tüketiminin doğurganlığı olumsuz etkileyebildiği, 5 fincanın üzerinde kahve tüketiminin de kemik erimesine yol açabildiğini gösteren bilimsel çalışmalar mevcuttur. Yine aşırı kahve tüketimi uykusuzluk, gerginlik, sinirlilik ve hassasiyet gibi olumsuzluklara yol açabilir.
Araştırmalar, kahveyi aç karnına içip içmediğinize bakılmaksızın, kahve ve sindirim sorunları arasında güçlü bir bağlantı bulamıyor.
Finlandiya, kişi başına baz alındığında dünyanın en büyük kahve tüketicisidir. Ortalama bir Finn günde yaklaşık dört fincan içmektedir. Kahve Finlandiya'da o kadar popülerdir ki 10 dakikalık iki kahve molası Finlandiyalı işçiler için yasal olarak zorunludur.
Araştırmaya göre toplumun en çok tükettiği (yüzde 84) ve de en sevdiği (yüzde 54,7) kahve çeşitlerinde zirvede açık ara Türk kahvesi var. Katılımcıların en çok tükettikleri diğer kahve türleri arasında filtre kahve yüzde 41,3 ile ikinci sırada gelirken çözünebilir hazır kahveler yüzde 39,3 ile üçüncü sırada yer alıyor.
Türk kahvesi 65 mg – (bir fincan), Filtre kahve 120 – 270 mg – (1 kupa), Espresso kahve 130 – 200 mg – (bir fincan), Americano kahve 100 mg – (1 kupa)
Yapılan bu deneye göre, bir işi su da dahil olmak üzere gün içinde hiçbir şey içmeyip yalnızca kahve içmeye başlarsa ikinci ve üçüncü fincan kahve, enerjisinin her zamankinden daha fazla artmasına neden oluyor. Çünkü kahve, vücudumuzdaki dopamin, serotonin ve adrenalin seviyelerini hızla artırıyor.
Çok fazla kahve içmek demir emilimini engelleyerek kansızlığa neden olabilir. Vücut dokularına oksijen taşıyan sağlıklı kan hücrelerinin azalması, kendinizi yorgun hissetmenize neden olur. Enerji düşüklüğünün yanı sıra anemi, tırnaklarınızın görünümünü de etkiler. Tırnaklar hassaslaşarak, kırılmaya başlar.
Araştırmaya göre, uykunuzu olumsuz yönde etkileyebileceğinden, kafeini öğleden sonra saat 2'den itibaren veya yatmadan en az 7 saat önce tüketmekten kaçınmalısınız.
Eğer sizin için önemli olan tat ise, hava geçirmeyen bir kap içerisinde, serin, kuru ve karanlık bir yerde saklanmalıdır. Bu şekilde saklandığında çekilmiş kahve 1 ila 3 ay, çekirdek kahve 9 ila 12 ay ve suda çözülebilen granül kahveler ise 20 yıla kadar tazeliğini koruyacaktır.
Ölüm oranı üzerine yapılan bir araştırma, günde altı fincan kahve tüketiminin mortaliteyi arttırdığını ileri sürüyor. Bir diğeri ise, günde 4 fincandan fazla kahve içen ve 55 yaşının altında olan insanların sağlık açısından tehlikede olduğunu belirtiyor.
Kolombiya, kahve üretim hacmi bakımından rakip ülkelerin gerisinde kalmış olsa da, dünyanın en iyi kahvesinin üretildiği yer olarak ün yapmış bir ülke.
Brezilya yaklaşık 150 yıldır dünya kahve üretiminin lider ülkesi.
Kahve her ne kadar dünya literatürüne Türk kahvesi olarak geçmiş durumda olmuş olsa da Türkiye'de kahve üretiminin yapılması söz konusu olmamaktadır. Bunun nedeni ise Türkiye'nin iklim koşullarının kahve üretimine uygun nitelikte olmamasıdır.
Biz Türkler, çok fazla kahve içtiğimizi düşünsek de diğer ülkelerle kıyasladığımızda son derece az kahve tüketiyoruz. Türkiye'de kişi başına yıllık 0.4 kg kahve tüketiliyor ve en çok kahve tüketen ülkeler listesinde 104. sırada bulunuyoruz.
Kahve'yi ilk olarak işleyip içmeye başlayan Yemen'deki Sufi tarikatıdır. Buradan 1470'li yıllarda Aden'de, 1510'da Kahire'de 1511'de Mekke'de görülmüştür .
1543 yılında Yemen Valisi Özdemir Paşa, lezzetine hayran kaldığı kahveyi İstanbul'a getirdi. Türkler tarafından bulunan yepyeni hazırlama metodu sayesinde kahve, güğüm ve cezvelerde pişirilerek Türk Kahvesi adını aldı.
Türkiye'de tüketilen kahveler, Yemen'den değil Brezilya'dan ithal edilen çekirdek kahvenin kavrularak özel değirmenlerde öğütülmesiyle elde ediliyor. Türkiye'de en çok Rio-2 ve Rio-3 türü (Coffe Arabica) kahve tercih ediliyor.
Kahvenin kilo aldırdığı anlardan biri de Nescafe tüketildiği anlardır. Yağlı ve kremalı bir tür olan 3'ü bir arada Nescafe, kilo alımına neden olur. Ayrıca yoğun krema ve şeker olduğu için göbek bölgesinde hissedilir yağlanma görülür.
Sade kahvenin karaciğer üzerinde koruyucu ve iyileştirici etkisi olduğunu söyleyen Gastroenteroloji Uzmanı Prof. Dr. Metin Başaranoğlu, şurup ve krema katılan yeni nesil kahvelerin obezite ve obezite nedenli metabolik kronik hastalık (diyabet, kalp damar hastalıkları) riskini artırdığını açıkladı.
Birçok besinin yanı sıra kahvenin içerisinde de oksalat bulunur. Kahvenin yanında ikram edilen su kahveyle içildiğinde oksalatın atılmasında yardımcı olur. Bu sebepten kahvenin topraklarımıza geldiği ilk günden bu yana kahvenin yanında su ikram edilir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri