Yani hırsızlık yapıp kendi elinin kesilmesine sebep olarak kendine zulmetmiş olan hırsız erkek veya hırsız kadından herhangi birisi, eli kesildikten sonra tövbe edip hâlini düzeltirse, Allah affedici ve merhametli olduğu için tövbesini -her halde- kabul eder. Ve ahirette ona başka azab yapmaz, rahmet ve mağfiret eder.
Kim yaptığı hırsızlık zulmünden tevbe eder ve halini düzeltirse muhakkak ki, Allah onun tevbesini kabul eder. Çünkü Allah çok bağışlayıcı, çok merhamet edicidir. Kim zulmen yaptığı hırsızlıktan sonra tövbe edip ıslah-ı hal yaparsa, muhakkak Allah, onun tevbesini kabul eder. (Böylelerin eli kesilmez.)
Hırsızlık, büyük günahtır. Kitap, sünnet ve icma ile haramdır. Hırsızlık, kendisi büyük günah olduğu halde, başka büyük günahların da işlenmesine sebep olabilir. Katillik, malının çalınmasıyla mağdur duruma düşenin dininin dünyasının zarara uğraması gibi.
Kur'an'da, "Hırsızlık eden erkek ve kadının, yaptıklarına karşılık Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin" (el-Mâide 5/38) buyurulur.
Sadece yaptığınız işten dolayı kendiniz ve Yüce Allah arasında kalacak şekilde tövbe etmeniz ve kesin bilgiyle bildiğiniz ondan aldığınız para ve eşya miktarını kendisine geri vermeniz[1] (veya eline ulaşacağını bilmeniz şartıyla aldığınız yere koymanız) hatta kendisi anlamasa bile yeterlidir.
İlgili 43 soru bulundu
- Malı sahibine geri vermek veya ondan helallik almak.
- Biri de yaptıklarına ciddi pişmanlık duymak. Bu kardeşimiz bu iki şartı da yerine getirmiştir. İmam Gazali'nin ifade ettiği gibi, şartlarına haiz sağlam bir tövbe yapılırsa mutlaka kabul olur...
Yani hırsızlık yapıp kendi elinin kesilmesine sebep olarak kendine zulmetmiş olan hırsız erkek veya hırsız kadından herhangi birisi, eli kesildikten sonra tövbe edip hâlini düzeltirse, Allah affedici ve merhametli olduğu için tövbesini -her halde- kabul eder. Ve ahirette ona başka azab yapmaz, rahmet ve mağfiret eder.
İsra 17/26. “Hırsızlık yapan erkek ve kadının yaptıklarına karşılık olmak üzere, Allah'tan bir ceza olarak ellerini kesin. Allah Azîz'dir, Hakîm'dir. ” (Maide 5/38.) Herhangi bir ayeti okuyan kimsenin zihninde, ayetteki lafızların zahirinden hareketle birtakım manalar doğrudan teşekkül etmektedir.
Yedi büyük günah şunlardır: 1- Allah'a şirk koşmak. 2- Büyücülük, 3- Katillik, 4- Harpten kaçmak, 5- Yetim malı yemek, 6- Faizcilik, 7- Namuslu kadına iftira etmek. (Buhari, Müslim) Başka bir hadis-i şerifte de, yedi büyük günah içinde Müslüman olan ana babaya asi olmak ifadesi geçiyor.
Hırsızlık suçunu işleyen kişi, basit hırsızlık suçu işlediği takdirde 1 yıldan 3 yıla kadar, nitelikli hırsızlık suçu işlediği takdirde 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Hırsızlık alçaklıktır. Başkasının emeğine göz dikmektir. İslam dini, servet sahibi olmak için yapılan hırsızlığı yasaklamıştır. İhtiyaç duyduğundan fazla mal ve servet biriktirmeyi, diğer insanların olanaklarını kısıtladığı için hırsızlık saymıştır.
“Hırsızların en kötüsü, namazdan çalandır. Yani rükûsunu, secdesini, huşû ve kıraatini tam yapmayarak çalandır.” buyurdu Peygamber Efendimiz. Bu mânâda tâdil-i erkân, namazda özellikle dikkat etmemiz gereken bir husustur.
İslam'da hırsıza, yolsuza sahip çıkmak, onlara göz yummak, koruyup kollamak kesinlikle yasaklanmıştır. Mal kimin malı olursa olsun, suçlu kim olursa olsun hüküm değişmez.
Allah bütün günahları bağışlar; çünkü yalnız o, çok bağışlayıcıdır, merhametlidir.” (Zümer, 39/53). Bu ayetler kişinin işlemiş olduğu büyük günahların bile tövbe ettiği takdirde affedilebileceğini müjdelemektedir. Tövbe etmenin de şartları vardır elbette.
Kuran'ı Kerim'in birçok ayetinde de Allah'ın şirk dışında tüm günahları affedebileceği yazar. Bu günahı işleyen kişilere ise müşrik denir. Dini yalanlayanlara ve ahiret gününe iman etmeyenlere ise münkir ya da kafir olarak tanımlanır.
Allah Teâlâ bütün günahları affedicidir, muhakkak ve hiç şüphesiz. Fakat bunun olabilmesi için bizim Allah'ın (CC) mağfiretine inanmamız, ondan ümidi hiç kesmememiz şartı vardır.
Nitekim pek çok âyet ve hadiste insanın günahlardan ve Allah'ın (c.c.) yasaklarını çiğnemekten sakınması emredilmiştir. İslâm inancında peygamberler dışında “mâsum” yani günah işlemekten korunmuş kimse yoktur. Bu sebeple herhangi bir kimsenin günahsız olduğunu kabul etmek İslâm inancına aykırı bir durumdur.
Resulullah (s.a.v) dedi ki: “ Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetimin malını yemek, faiz yemek, cihaddan kaçmak, hiçbir şeyden habersiz namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.”
Peygamber “Namaz konusunda en büyük ecir ve sevap mescide derece derece en uzaktan yürüyüp gelenlere aittir” (Ezân 31) buyurmuştur. Zira nimet, külfete göredir. Meşakkat ve zorluk, ecir ve sevabın artmasına vesiledir. “Ecir yorgunluğa göredir” buyurulmuştur (Keşfü'l-hafâ, I, 155).
Hırsızlık Suçu Malın Değerinin Az Olması
Türk Ceza Kanunu'nun 145. maddesinde düzenlenmiştir. Failin suça konu olan eşyayı almasıyla malın değerinin az olması nedeniyle fail hakkında verilecek cezada indirim yapabileceği gibi hiç ceza vermeyebilir. Bu durum mahkemenin takdiridir.
Başkasının koruma altındaki malını gizlice almak, temyiz gücüne sahip, büluğ çağına gelmiş bir kimsenin, başkasının korunan ve bozulmayan şeylerden olan ve miktarı on dirhem gümüş para veya bunun değeri kadar bir malını gizlice çalmak anlamına gelir. Hırsızlık; kitap, sünnet ve icmâ delilleriyle yasaklanmıştır.
Türk Ceza Kanunumuzda hırsızlık suçunun mağduru, bizzat kendisi çalınan mala malik(malın sahibi) olsa da olmasa da, zilyettir(malı elinde bulunduran kişi). Yani malı elinde bulunduran kişi, malın gerçek sahibi olmasa da hırsızlık suçunun mağduru olan kişidir.
Hırsızlık, yazılı kanunlar ya da toplumsal meşruiyet düzeyinde mülkiyeti kendine ait olmayan bir taşınır malı, izinsizce alıkoyma, kullanma, nesneden menfaat temin etme işidir. Tüm dinler tarafından da yasaklanmış bir eylemdir. Ekonomik değeri olan her türlü enerji de, taşınır mal sayılır ve hırsızlığa konu olabilir.
“Hırsızlar hangi evlere girer?” sorusuna güvenlik açığı bulunan evler şeklinde yanıt verilebilir. Hırsızlar genellikle evin dış görünüşü ile değil güvenlik durumuna bakarak tercihini yapar.
Trabzon Müftüsü Nuri Güneş, polis ve jandarmanın 155 ve 156 numaralı ihbar telefonlarını arayıp, olayların çözümüne katkıda bulunanların sevap kazandıklarını, herhangi bir olayı bildiği halde güvenlik güçlerine haber vermeyenlerin ise suçun faili kadar günah sahibi olduklarını söyledi.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri