Ancak Kıbrıs'ı İskenderun'a bağlayan kara parçasının Kuzey yarım küredeki dağ buzulların evresine sular altında kalması ile ve ara yerdeki başlarının çökmesi sonucu Kıbrıs bir ada olarak son şeklini almış oldu.
KIBRIS MESELESİNİN TARİHÇESİ, BM MÜZAKERELERİNİN BAŞLANGICI / T.C. Dışişleri Bakanlığı 1571 yılında Venedikliler'den alınan ve 307 yıl Osmanlı hâkimiyeti altında kalan Kıbrıs'ın yönetimi 1878 yılında, hükümranlık hakkı Osmanlı İmparatorluğunda kalmak kaydıyla, İngiltere'ye devredilmiştir.
Bugünkü Kıbrıs'ın yerinde üç küçük adacık kalacak. 65 metre yüksekliğin altında kalan bütün bölgeler batacak. Bugünkü Kıbrıs'tan geriye kalacak parçaların en büyüğü Ada'nın orta, Batı ve Kuzey bölümleri olacak. Limasol, Baf, Poli, Mağusa, Güzelyurt, Larnaka ve Girne mazi olacak.
Kıbrıs Adası 1963 ve 1974 yılları arasında, Türk ve Rum toplumlarının kültürel farklılıklarından dolayı, aralarında oluşan sürtüşme bir savaş haline dönüşmüştür. Türkiye'nin askeri müdahalesi ile 1974'de Kıbrıs Adası birbirinden ayrı iki bağımsız devlete bölünmüştür.
Su kullanımı
Ülkenin yıllık su potansiyeli olan 117,5 milyon m3 su, nüfusa bölündüğünde kişi başı yıllık 391 m3 su düşmektedir. KKTC bu rakamlarla uluslararası ölçeklere göre mutlak su kıtlığı çeken ülke konumundadır. Ülkede suyunun; %49'u sulama, %13'ü evsel kullanım, %38'i sanayide kullanılmaktadır.
İlgili 28 soru bulundu
Dragon Çayı (Anamur, Mersin) üzerinde yapılan Alaköprü Barajı'nda biriktirilecek su, 23 km'lik boru hattı ile Akdeniz kıyısına getirilmektedir. Buradan 80 kilometrelik asma boru ile Akdeniz'i geçip Kıbrıs'a ulaşmaktadır. Kıbrıs'a ulaşan su kıyıdan Girne yakınlarında yapılan Geçitköy Barajı'na aktarılmaktadır.
Güney Kıbrıs, Kuzey Kıbrıs'a göre daha fazla yağış alsa da yeraltı sularının, aşırı kullanılması nedeniyle yeraltı suları, beslenme ve boşalım dengesinde bozulmalar nedeniyle kullanılmayacak duruma gelmiştir. Kıbrıs adasında akarsu ve kaynaklar daha çok Karlı Dağ (Trodos)'da bulunmaktadır.
Depremlerin yoğunluğuna bakıldığında adanın güneyinde yoğunlaşması ve bu bölgenin sismik olarak enerjisini azalttığı görülmektedir. Ayrıca adanın güneyinden geçen plaka sınırı olması sebebiyle de bu bölgenin yoğun ve şiddetli depremler üretebilme potansiyelini göstermektedir.
Genel sismik aktivite açısından ele alındığı zaman da depremlerin genellikle Kıbrıs'ın güneyi ile kuzey batısında Antalya Körfezi ile İskenderun Körfezi civarlarında meydana geldiği görülmektedir.(1900-Aralık 2001 Katalog ve Lokasyon Haritası).Bilim adamları mevcut tarihsel ve aletsel kayıtlar ışığında ülkemizi ...
Tektonik arka plan
Deprem Anadolu levhasıyla Afrika levhası arasındaki sınırı oluşturan Kıbrıs yayı adı verilen bir tektonik bölgede meydana geldi. 28 saniye süren depremi çok sayıda artçı şok takip etti.
Ancak Türkiye'den Akdeniz'e uzanan fay hattının Kıbrıs adası ile karada kesişmiyor oluşu önemli bir nokta. Yakın Doğu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Salih Saner, “Aktif fay haritasında Hatay'dan güneybatıya uzanan bir fay var.
“Kuzey'de Büyük Deprem Riski Yok”
Dolayısıyla büyük deprem üretme riski yoktur.” “Kahramanmaraş'taki deprem Lefkoşa, Gazimağusa ve Güzelyurt'ta hissedilirken, Girne bu şehirlere oranla nispeten daha az sarsıldı. Bunun nedeni Girne bölgesi ve kuzey sahilinin sağlam bir zemin (kireç taşı) üzerinde bulunmasıdır.
Kıbrıs Cumhuriyeti, Birleşmiş Milletlere üye devlet olarak uluslararası alanda tanınmış bir ülkedir. Kıbrıs adası civarındaki sular hukuken kendi egemenliği altında olmak üzere, adanın %3'lük kısmı bağımsızlık anlaşmasına göre Birleşik Krallık'ın askerî üssü olarak yönetimi altındadır.
İngiltere ve Osmanlı arasında 4 Haziran 1878'de Kıbrıs Mukavelenamesi imzalandı. 2 maddelik bu antlaşmaya göre Anadolu'da İngiltere'nin Rusya'ya karşı Osmanlı'yı rahat savunabilmesi için Kıbrıs İngiltere'ye terk ediliyordu.
Kekova Adası, Üçağız köyü ve Kale köyü (Demre) arasında kalan antik sehir bölgesinin deniz suyunun yükselmesi ile suyun altında kalmasiyla Kekova Batık Şehrin oluşumuna neden olmuş. Bazı lahitler suyun üstünde kalmış.
Doğu Akdeniz'de yer alan Kıbrıs adası, Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının kavşak noktasında yer almaktadır. Ada bulunduğu coğrafi ve siyasi konumu iti- barıyla dünyanın stratejik önemi fazla olan bir mevkinin başında gelmektedir. Kibris matematik ve özel konumu bakımından büyük üstünlüklere sahiptir.
1222 Kıbrıs depremi, 11 Mayıs 1222 tarihinde saat 06:15 sularında merkez üssü Kıbrıs'ın güneybatısı olan, 7.0 Ms ~ 7.5 Ms arası bir büyüklükte meydana gelen deprem. Libya ile İskenderiye'de gözlemlenmiş bir tsunamiye yol açan deprem en şiddetli biçimde Lefkoşa, Limasol ve Baf'ta hissedildi.
Kıbrıs zeminlerinin büyük bir bölümünü şişen killer, alüvyonlar ve evaporitik kayaçlar oluşturur. Kuzey Kıbrıs hemen hemen tamamıyle killi formasyonlar ve alüvyonlar ile kaplıdır. Kıbrıs killeri Trodos ofiyolitinin ayrışması ve Kretase sonrası pelajik tortul olarak oluşmuşlardır.
“KKTC BİRİNCİ DERECE DEPREM KUŞAĞINDA DEĞİLDİR”
Ada'nın kuzeyinin birinci derecede deprem bölgesi olmadığına dikkat çeken Saner, “Hatay'dan güneybatıya uzanan fay, Limasol'un güneyine gidiyor. Doğudan Kıbrıs'ın 200 kilometre uzağındadır. Bu fay oynarsa Kıbrıs'ta hissedilir. Şiddetli ise yıkım da yapabilir.
Evet, büyük bir depremin oluşması durumunda tsunami oluşumu fayın doğası gereği kaçınılmaz olacaktır.
Demirtaş: Kıbrıs, 1000 kilometre uzunluğundaki Ölü Deniz Fay Zonu, 650 kilometre uzunluğundaki Doğu Anadolu Fay Zonu ve Zafer Burnu ve Beşparmak Dağları'nın güneyinden geçen Ege-Kıbrıs Yayı'nın yani üç levha sınırından geçen büyük fay zonlarının tam kavşak noktasındadır ve etkisi altındadır.
Kıbrıs'ın güneyinden geçen devasa fay hattı, Kızıl Deniz'den başlayıp Suudi Arabistan, İsrail, Lübnan gibi ülkelerden geçerek, Hatay'dan Akdeniz açıklarına dönüyor.
KKTC Devlet Laboratuarı'nda yaptırılan tüm tahlillerde Gönyeli Belediyesi tarafından dağıtımı yapılan suyun “içme ve kullanım suyu olarak kullanılmasında mikrobiyolojik açıdan hiçbir sakınca olmadığı” şüpheye yer bırakmayacak şekilde belirtilmiştir.
Deniz geçişi 1600 milimetre çapındaki, yüksek yoğunluklu polietilen boru hattından oluşuyor. Su, Türkiye tarafında 24 kilometre, deniz geçişinde 80 kilometre ve KKTC tarafında 3 kilometre olmak üzere toplam 107 kilometre uzunluğundaki boru hattı vasıtasıyla KKTC'ye ulaştırılıyor.
Belediye, bundan sonra Gönyeli halkının yıllardır tuzlu su kullanımından kaynaklanan sıkıntıları yaşamayacağını, çamaşır, bulaşık makinelerinin zarar görmeyeceğini, yıllar içinde toprak yapısının düzeleceğini belirterek, Türkiye'den KKTC'ye su getirilince Gönyeli'nin 2 farklı kaynaktan içilebilir su sahibi olacağını ...
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri