Değerli kardeşimiz, İctihadda hata-isabet meselesi, ictihadın hükmüyle ilgili tartışmaların odağında yer alır ve usulcüler bu konuda, her müctehidin isabet ettiğini savunanlarla (musavvibe) içlerinden sadece birinin isabet edeceğini ileri sürenler (muhattıe) şeklinde iki gruba ayrılır.
Müctehid Arapça bir terimdir. İslam dininde, bir konu hakkında var olan delilleri inceleyerek hüküm çıkartan din adamlarına verilen isimdir. Müctehidlerin yaptıkları işe ise dinde ictihâd denmekte. Terimin kökeni Arapça 'cehd' kelimesine dayanır.
İÇTİHAD NEDİR? İçtihad'ın lügat manası, “meşakkate tahammül”dür. İstilah olarak ise, hakkında hüküm (nas) bulunmayan fer'i bir meselenin halli ve ona cevap bulmak için, İslam Hukukunu iki kaynağından, yani kitap ve sünnetten, delile dayanarak hüküm istinbat etmektir.
Mutlak İctihâd: “Şer'î (dînî- hukûkî) meselelerin tamamında ictihad ederek hüküm elde edebilme ve fetvâ verebilme kudretidir”. Bu melekeye sahip olan âlime, “mutlak müctehid” denilir. 2. Mukayyed İctihad: “Şer'î meselelerin tamamında değil de sadece bir kısmında ictihad edebilme ve fetva verebilme kudretidir”.
Terim olarak naslarda yani Kur'ân-ı Kerim ve sünnette hakkında açık ve kesin hükmü bulunmayan fıkhî bir meselenin hükmünü, ilgili delilden çeşitli yöntemler kullanarak çıkarabilmek için bütün gücün harcanması anlamına gelir.
İlgili 41 soru bulundu
Talilî hükümler: Müessir sebebi bilinebilen hükümlerdir. Sözgelimi bazı fakihler, kadınların yanlarında mahremi bulunmadığında tek başına sefere çıkmasına dair yasaklayıcı hükmü bu kapsamda değerlendirmişlerdir.
Bu söylemi dile getirenlerden biri de Joseph Schacht'tır. O hicri dördüncü yüzyıldan itibaren içtihat kapısının kapandığını, İslam hukukunun erken dönemlerde teşekkülünü tamamladıktan sonra asırlarca değişmeden devam ettiğini ve hukukun değişmez katı kurallar bütününe dönüştüğünü iddia etmektedir.
IV- Meûnet: Halk arasında durumları gizli olan ve meczub (ilahî aşkla akli dengesi değişmiş kimse, deli) bilinen bazı kimselerden, bir iddiada bu- lunmadan meydana gelen "Hârikulâde" olaylar"dır.
Muhammed'in ictihad ve te- emmül ile elde ettiği ahkâm» (42) şeklinde tarif etmiştir. Bu ta- riften istidlal ederek müellifimizin de Hz. Peygamberin ictihadi- nı kabul ettiğini söyleyebiliriz.
Mutlak bir lafzın vasıf, şart, zaman ve mekân gibi kayıtlarla sınırlandırılması anlamında fıkıh usulü terimi. Kayıtlanmamış lafız anlamında fıkıh usulü terimi.
Her bir davranışla ilgili hükmün dayandığı özel delil anlamındadır. Bir hükme delil olan tek bir âyet ya da hadis, tafsîli delil niteliğindedir.
Hukuki işlemlerin hüküm ifade etmelerinin bağlandığı şart, taliki şart (conditio suspensiva) olarak adlandırılmaktadır. Burada şart olarak saptanan olayın gerçekleşmesine kadar, hukuki işlemin hüküm ve sonuç doğurması ertelenmektedir.
Buna bir de mevcut hükmün uygulanmasına ilişkin ictihad eklendiğinde ictihad faaliyetini lafzın zâhirinden hüküm çıkarma (lafzî istidlâl), lafzın mânasından hüküm çıkarma ve hükmün uygulanması (tahkīk-i menât) olmak üzere üç grupta toplamak mümkündür. a) Lafzın Zâhirinden Hüküm Çıkarma İctihadı.
FUKAHÂ (ﻓﻘﻬﺎﺀ) i. (Ar. faḳіh'in çoğul şekli fuḳahā') Fıkıh âlimleri, fıkıh ilminde söz sâhibi olan kimseler, fakihler: Aliyyülkārî, Hanefî fukahâsından pek muktedir ve fâzıl bir zattır (Ömer N. Bilmen).
Bunlar: Ebû Bekr b. Abdurrahmân, 'Urve b. Zübeyr, Sa'îd b. el-Müseyyeb, 'Ubeydullâh b. 'Abdullâh b. 'Utbe b. Mes'ûd, Hârice b. Zeyd b. Sâbit, Kâsım b.
Kurucu ictihad
kendi kendini inkar ve imha etmesi, yok oluşa mahkum etmesi anlamına gelir.
İçtihat; haklarında kesin delil, nas bulunan konularda yapılmaz. Bunun dışındaki konularda yapılır. İçtihat için belli bir zaman veya mekân şartı da aranmaz. Buna göre içtihat kapısı kapanmamıştır ve kimsenin de Allah'ın Müslümanlara vermiş olduğu bu hakkı almak gibi bir yetkisi bulunmamaktadır.
Sonradan Müslümanlıktan çıkan kişiler sahabe sayılmaz. Her ne kadar kafirken Hz. peygamberi (S.A.V.) kişi görmüş olsa dahi, eğer Müslüman olmamış ise sahabe olamaz.
Mülhak deliller ise doğrudan delil olmadığı halde kabul edenler açısından bun- lara ilhak edilerek delil haline getirilmiştir. Şer'u men kablenâ, sahabi kavli, ameli ehli Medine mülhak delil içerisinde işlenmiştir.
İstidraç, İslâm'a göre, hakkı olmadığı hâlde ve kabiliyetsiz bir durumda olmasına rağmen, bir kimsenin çokça nimete mazhar olması ve bu sebeple küfür ya da Allah'a isyanının devam etmesidir.
Bir hukukî işlemin işlerlik ya da bağlayıcılık kazanabilmesi için hak sahibinin onay vermesi anlamında terim.
Kerâmet, Allah'ın salih kullarına ihsan ettiği harikulade hallerdir. İstidrâc ise inanmayan, günahkâr insanlarda ortaya çıkan bir haldir.
İçtihat, yasa tarafından hüküm belirtilmemiş bir konuda, daha önceki bir mahkeme kararının esas alınmasıdır.
İçtihat, hukukun yardımcı kaynaklarından biridir. Hukukun uygulanmasındaki yardımcı kaynaklar, hakkında yazılı veya yazılı olmayan bir hukuk kuralı (örf ve âdet kuralı) bulunmayan konulara ilişkin uyuşmazlıklarda, başka bir deyişle, hukuk boşluğu söz konusu olduğunda hâkimin başvurabileceği kaynaklardır.
Herhangi bir fakih, Fıkıh talebesi veya bir başkası bu söylediğimi garip karşılayabilir. “Evet, içtihad kapısının kapatılması maslahatlar cümlesindendir! “İçtihad kapısı hicrî 4. asırda kapatılmıştır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri