Bencil, sadece kendini düşünen kimsedir. Kişisel menfaatini, şahsî çıkarını milletin ve memleketin üstünde tutandır.
Yalnız kendini düşünen, kendi çıkarını herkesinkinden üstün tutan, hodbin, hodkam, egoist. Öncelikle kendi çıkarlarını sağlamaya uğraşan (kişi).
Mazoşist, ruhsal ve fiziksel olarak kendisine acı çektirmekten haz duyan kişilere denir.
Narsistik kişilik bozukluğunda kişiler kendilerine aşırı güvenir, kendilerine hayran olur ve sürekli kendilerini ön plana çıkaracak durumların içinde bulunmak ister. Aynı şekilde çevresindeki kişilerin de kendisini sürekli olarak övmesini ve hayran olmasını isterler.
Bencil kavramı için ayrıca hodbin, hodkam ve egoist de denilmektedir. Bencil Kime Denir? Bencil kelime anlamı itibariyle sadece kendini düşünen başkalarını önemsemeyen insanlara denilmektedir. Bencil insanlar kendi menfaatlerini her şeyden ve herkesten üstün tutan kimselerdir.
İlgili 38 soru bulundu
Dilimize İngilizce'den geçen overthinking kavramı “fazla düşünmek” anlamına gelmektedir. Geçmişe dair yaşadıklarınız ya da geleceğe yönelik bir konu hakkında gereğinden fazla ve uzun süre düşünmektir. Düşünme, sürekli tekrar ettiği için “düşünce gevişi” olarak da tanımlanır.
Ancak bazen bireylerin içinde bulundukları depresif duygu durumu esnasında nagatif duyguya karşıt olarak yinelenen şekilde düşünme eylemi ortaya çıkabilir. Kişileri herhangi bir çözüme götürmeyen daha çok tekrarlayıcı şekilde olumsuz düşüncelerin zihinde tekrarlanması durumuna ruminasyon adı verilir.
İnce düşünen kişilere, kibar, nezih, centilmen, nazik ve düşünceli denir. Bu şekilde hareket etmeyen kişiler ise düşüncesi, kaba ve nobran olarak nitelendirilir. Deyimdeki ince kelimesi, kibar manasında kullanılmıştır.
İnce düşünmek deyiminin anlamı ayrıntılı düşünmek ya da hassas düşüncelere sahip olmak demektir. İnce düşünceli kişiler kimsenin aklına gelmeyen ayrıntıları düşünebilirler.
Aşırı düşünme; stres, kaygı veya depresyon belirtisi olabilir. Ayrıca başlı başına bir zihinsel bozukluk olmasa da yaygın anksiyete bozukluğu ile de ilişkili olabilmektedir. Yaygın anksiyete bozukluğu olanlar aşırı derecede endişelenme eğilimindedir.
Aşırı düşünmek hayat kalitesini düşürmenin yanı sıra kişinin psikolojik durumunu da olumsuz etkileyebilir. Uzun uzadıya düşünme eylemine özellikle anksiyete ve depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklarda çokça rastlanır.
Bu nedenle aşıkken kişinin sürekli düşünme durumundan rahatsız olmaması obsesyon kriteri açısından delil değildir.. Kişinin yaşadığı sorunu hastalık olarak görüp/görmemesi tanı kriteri değildir. Özetle, birini sürekli düşünmek, tanı kriterleri açısından obsesif bir davranıştır.
Kaygı, kendiliğinden olumsuz düşünceleri ortaya çıkarır (“Hiçbir şey yapamayacağım, sınav kötü geçecek” gibi). Bu düşünceler başladığında kendinize “DUR” deyin. Kırmızı ışık yandığında durduğunuz gibi aklınızdan bu olumsuz düşüncelerin geçişini de durdurun.
Olumsuz düşünceler bizi üzgün, şüpheci ve karamsar hissettirir. Düşüncelerimiz olumsuzluklara odaklandığında aslında somut olarak o kadar da kötü olmayan durumlarda bile kendimizi en kötüsünü düşünürken bulabiliriz. Kendimizi kötü durumlardan koruyabilmek için en kötüsünü düşünme eğilimine gireriz.
Her şeyi kafaya takmak, çoğu zaman bireyin kişilik yapısı ya da psikolojik durumu ile alakalı bir durumdur. Bu nedenle de akla gelebilecek her şeyi kafaya takmak durumu ile alakalı kesin bir nedenden bahsedebilmek mümkün olmazken, kişinin depresyonda olması, bazen bu durum ile ilişkilendirilebilmektedir.
Olumsuz duygular görmezden gelindiği zaman kişinin mutsuz olmasına neden olur. Vücudun hormonal dengesi bozulur, mutlu olmak için gerekli hormonların üretilmesine engel olan ve bağışıklık sistemine zarar veren bir döngünün meydana gelmesi kaçınılmaz hale gelir ve sonucunda da kronik stres ortaya çıkabilir.
Endişe, korku, gelecekteki olaylar ve olası tehditlerle ilgili olarak zihinsel bir çözüm sağlama girişiminde bulunan bir olumsuz düşünceler zincirini ifade eder. Öte yandan kişi, saplantılı düşüncelere gerçekliğin doğasını verdiğinde müdahaleci bir şekilde ortaya çıkar ve rahatsızlık yaratır.
OKB kendiliğinden geçmez, ilaç tedavisi veya bilişsel davranış terapisi yöntemlerinden biri ile tedavi edilmelidir. Erken teşhis gerçekleştirildiğinde tedavi süreci de hızlanır. Bazı hastalarda ilaç tedavisi yerine terapi yöntemi uygulanabilmektedir. Bilişsel davranışçı terapi bu terapiler arasında en etkilisidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2025 Usta Yemek Tarifleri