Değerli kardeşimiz, Evet, şehitlerin günahları bağışlanır ve cennete girerler. Zira günahlar veya günahkar olmak, şehid olmaya engel değildir.
onlar diridirler; Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar.”29 Yüce Allah, bu ayet-i kerimede de, şehitlerin cennette diri ve rızıklanmakta olduklarını haber vermektedir.
Şehitler de dünya hayatından kabir hayatına, berzah denilen aleme geçerler. Çünkü onların da ruhları bedenlerinden çıkar ve bedenleri toprağa verilir. Bu anlamda onlar da vefat ederler.
Ebu Hureyre -radıyallahu anh-'den rivayet olunan bir hadiste Allah Rasûlü -sallallahu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur: «Şehit, ölüm anında sizlerden birinizin ısırıldığında hissettiği kadar acı hisseder.»
Allah yolunda ölmek yüceltilmektedir ve şehitlerin cennette en yüksek mertebede bulunacakları müjdelenmektedir. İslam'da şehitlik pek yüksek bir mertebe olarak kabul edilmiştir. Kuran'da Allah'u Teala şehitler için siz onları ölü sanmayın, onlar diridir buyurmaktadır.
İlgili 38 soru bulundu
Evet, şehitlerin günahları bağışlanır ve cennete girerler. Zira günahlar veya günahkar olmak, şehid olmaya engel değildir.
Şehitlerin beden bütünlüğünün olmaması nedeniyle cenazelerin lehimlenerek kapatılmış tabut içerisinde defnedilmesi düşünülüyor.
- Biz şehitlerin cesedininin çürümediğini görebilir miyiz? Değerli kardeşimiz, "Şehitlerin cesedi çürümez." diye bir kaide bulunmamakla birlikte, bazı şehitlerin cesetlerinin çürümediği bilinmektedir.
“Şehîd kimsenin ölüm anındaki duyduğu acı, çimdiklemeden dolayı duyduğu acı kadar basittir.” Hadisten kastedilen mana şöyledir: Allah Teâlâ şehidi korur. Bu nedenle şehit, öldürülmeden dolayı acı ve ızdırap duymaz.
İmanı varsa, yani itikadı düzgün bir Müslümansa, günahları çok olsa da, savaşta ölsün, anarşide ölsün, görevde ölsün, kanser gibi hastalıklardan ölsün, şehit olur. Doğal âfetler sebebiyle, mesela depremde, yangında, sel felaketinde, çığ altında kalmakla, yıldırım düşmekle, tsunamide, denizde ölmüş olsa yine şehit olur.
Bu kimseler, yıkanmaz, kefenlenmez, namazları kılınıp kanlı elbiseleri ile defnedilir. Uhud, Bedir ve Çanakkale şehitleri gibi.
“Bir hadis-i şerifte, “Şehitlerin ruhları Arş-ı ilâhîdedir. İstedikleri zaman Cennet'in diledikleri yerlerine gidip, tekrar kendi makamlarına dönerler” buyuruldu. Şehitlerin bazıları Cennet'in yanındaki Bârık ismindeki nehir kenârında yeşil kubbeler altındadırlar. Kendilerine sabah ve akşam Cennet nîmetleri getirilir.
Kıyamet günü ise üç kişi şefaat eder. Bunların ilki peygamberler diğerleri alimler ve son olarak ise şehitlerdir. Allah yolunda ve vatan yolunda can vermiş kişilere şehit denilmektedir. Şehitlerin ise 100 kişiye şefaat etme hakkı vardır.
Ahirette, mahşerde Allahü teâlâ görülecektir. Bu demek hâşâ, (Allah ahirettedir, mahşerdedir) demek değildir. Allah Cennette de görülecektir.
Peygamberler, şu an berzah âleminde bir nevi cennet hayatı yaşıyorlar. Asıl cennete giriş, ancak kıyamet kopup mahşerde hesaplar görüldükten sonra gerçekleşir. Müminlerin ruhları “illiyun” denilen ve “yüksekler” anlamına gelen yüce makamlardadır.
Hiçbir kıskançlık ve rekâbet duygusu olmaksızın, sonsuza kadar sevdikleriyle birlikte cennetten istifâde edeceklerdir. Dünya hayatındayken evlenemeden âhiret âlemine göçen iman etmiş erkek ve kadınlar, cennette evlendirilecek ve orada evlenmemiş kimse kalmayacaktır.
Karnındaki bir hastalıktan dolayı ölen kimse, denizde haram olmayan bir sefer ederken boğularak ölen kimse, duvar göçmesi gibi yıkıntı altında kalarak ölen kimse ve Allah yolunda şehit olan kimsedir ve bunların arasında en üstünüdür. Aynı şekilde savaş haricinde Allah yolunda ölen kimse şehittir.
'Allah yolunda ölenlerden başka şehit olanlar yedi çeşittir: Tâûndan ölen şehiddir, suda boğulan şehittir, zatülcenbden (akciğer zarı iltihabı-pleurisy) hastalığından ölen şehittir, karın ağrısından ölen şehittir, yangında ölen şehittir, yıkıntı altında kalarak ölen şehittir, hamilelikte ölen kadın şehittir.”
Trafik kazası sonucu çoğu ölümler de bu şekilde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla trafik kurallarına riayet ettiği halde kazada ölen müslümanların da hükmî şehid kabul edilebilecekleri söylenebilir.
Evs b. Evs'in bildirdiğine göre peygamberimiz(a.s.m) şöyle buyurmuştur: “Allah peygamberlerin cesetlerini toprağa haram kılmıştır”(Ebu Davud, salat, 207, Nesaî, Cuma, 5). Buna göre, peygamberlerin dışındaki insanların cesetleri -veli ve şehit de olsa- çürür.
Şehidin, kul haklarından başka bütün günahları affolur. Kul haklarını da, Allahü teâlâ Kıyamette helalleştirecektir. Suda boğularak ölen şehitlerin kul borçları da affedilir.
Şehid yıkanmaz ve cenaze namazı kılınmaz, yani bu ikisini yapmak haramdır. Çünkü; [*] - Kur'an'ın açık ifadesine göre şehid diridir. Bu hadis hem zayıf hem de yanlıştır.
Hem dünya hem de ahiret bakımından şehid sayılanlar kefenlenmez, namazları kılındıktan sonra kanlı elbiseleriyle defnedilir, zira onların kefenleri, üzerlerindeki elbiseleridir.
Ancak şehitlerin -diğer veliler gibi- bazen temessül etmeleri ve dünyada bazı kimselere görünmeleri, onların yardımına koşmaları Ehl-i sünnet akidesine göre caizdir ve vakidir.
Cenazelerin geleneksel yöntemle açılan kabre kefenle defnedilmesinin de riskli olduğu durumlarda, ceset torbası veya tabutla defnedilmesi de caizdir. Zaruretten kaynaklanan bütün bu uygulamalarda Müslüman kardeşimize karşı son dini vazifemizi yaptığımız bilinci ile hareket edilmelidir.”
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri