Düzenli uyku, sağlıklı beslenme, anksiyete ile başa çıkmanızda en büyük desteklerdendir.
Endişe ve anksiyetenin sürekli devam ettiğini hissedebilirsiniz. Genel anksiyete bozukluğunun fiziksel semptomları arasında huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü ve uyku sorunları da yer alabilir.
Uykudan korkma hastalığı genellikle dengesiz hayat süren ya da sürekli kabus görenlerde ortaya çıkar. Uykudan korkma hastalığına sahip olan bireyler genellikle uyku ile ilgili olumsuz deneyim yaşamış bireylerdir. Depresif bir hastalığı veya anksiyete problemi olan bireylerde görülme olasılığı daha yüksektir.
Yürüyüş yapmak, kitap okumak, film/video izlemek, kaygılı düşünce kalıplarından uzaklaşmanızı ve kontrolü elinize almanızı sağlamaya yardımcı olabilir. Şekerden uzak durma: Fazla şeker tüketimi anksiyeteyi tetiklediği için anksiyete krizinin geldiğini fark ettiğiniz anda şekerli gıdalardan uzak durun.
Uyku problemlerini tedavi etmek depresyonun ortaya çıkma ihtimalini azaltabilir. Araştırmacılar, uykusuzluğun erken dönemde ele alınmasının, depresyon riskini azaltmaya yardımcı etkili bir tedbir olabileceğini öne sürüyorlar.
İlgili 39 soru bulundu
Psikiyatrist: Uykusuzluk, psikolojik faktörlerden kaynaklanabilen bir uyku bozukluğudur ve bu nedenle psikiyatristler, uyku sorunlarının tedavisinde önemli bir rol oynayabilirler. Psikiyatristler, uyku sorunlarına neden olan altta yatan psikiyatrik hastalıkların tanısını koyabilir ve uygun tedavileri planlayabilirler.
Uyku bozukluklarının depresyonun sonucu olduğu konusunda kesin bir kanı yoktur. Fakat bu iki konu birbiriyle ilişkilidir. Yapılan araştırmalarda, yetersiz uykunun depresif ruh hallerine sahip olma riskini 4 kat artırdığı gözlemlenmiştir.
Yaygın anksiyete bozukluğunun önde gelen tedavisi uygun şekilde seçilmiş antidepresanlardır. Tedaviye bazen de kısa süreyle benzodiazepin grubu ilaçlar eklenmektedir. İlaç tedavisi tek başına ya da gereğinde bilişsel-davranışçı terapi ile birlikte uygulandığında %90'lara ulaşan oranlarda başarılı olunmaktadır.
Anksiyeteye iyi gelen şeyler arasında sağlıklı beslenme, egzersiz yapma, duygular hakkında konuşabilme veya hobi edinme öne çıkar. Anksiyete ile başa çıkmak için kaliteli bir yaşama sahip olmak gerekir. Sadece anksiyete ilaçları değil, iyi uyumak da anksiyete ile başa çıkmada etkilidir.
Hafif anksiyete ya da gündelik hayatta karşılaşılan durumlar karşısında yaşanan kaygı ve endişe durumlarında kişiler stres yönetimi, rahatlama teknikleri, egzersiz, davranış değişiklikleri ya da sosyalleşme gibi yöntemlerle önlem alabilir.
Sıkıntılı ve gergin ruh hali, dikkat ve hafıza sorunları, ölüm korkusu, kendine veya bulunduğu ortama yabancılaşma hissi, çarpıntı, mide ağrısı anksiyetenin belirtilerindendir. Anksiyete belirtilerinin gözlemlenmesi durumunda bir uzmana başvurulması ruhsal ve fiziksel sağlığı korumada önemli bir adımdır.
Uyku korkusu yaşayan kişilerin tanıdığı bir kişinin yanında yatması güven oluşturma bakımından önerilmektedir. Bu korkunun tedavisinde kişinin yaşam tarzında, alışkanlıklarında ve hobilerinde değişikliğe gidilmesi önerilir. Hastalara bazı durumlarda terapi ile birlikte ilaç tedavisi de uygulanabilir.
Anksiyete ile başa çıkmada ilaçsız tedavi yöntemleri de tercih edilebilir. Anksiyete ilaçsız tedavi yöntemlerinin başında sağlıklı beslenmek ve egzersiz yapmak ilk sırada yer alır. Sağlıklı ve kaliteli bir yaşam anksiyete ile başa çıkmada oldukça önemli rol oynar.
Denetlenemez nitelikte olan endişe hali en az altı ay boyunca hemen hergün vardır ve gün boyunca sürer. YAB'nun yaşam boyu görülme sıklığı %5-6'dır. Başka bir deyişle, her 100 kişiden 5-6'sı yaşamlarının herhangi bir zamanın bu rahatsızlığı yaşayabilir. Yaşla birlikte kaygı duyarlılığı artar.
Sürekli ve aşırı kaygı, stres hormonlarımızın sürekli olarak salgılanmasına sebep olarak kalp ve damar rahatsızlıkları ve stres kaynaklı ülser gibi sorunlara da yol açabilir.
Anksiyetesi olan bir kişi, her zaman en kötü senaryoyu düşünür ve bu düşünceler kontrolü dahilinde gerçekleşmez. Sürekli olarak kaygı, endişe yaşayan bir kişinin sosyal hayatı sekteye uğrayabilir, ruhsal sağlığı bozulabilir ve gündelik işlerde ki verimi azalabilir.
Anksiyete bozukluğunda, aşırı endişe ve kaygı genellikle sağlık, aile, para ya da iş gibi konularıyla ilgilidir. Denetlenemez nitelikte olan bu endişe hali en az altı ay boyunca, hemen her gün ve gün boyunca sürer.
Anksiyete tedavisinde, psikoterapide tercih ettiğimiz diğer ilaç grubu antidepresan ilaçlardır.
Günlük yaşamın stresi, kaosu veya karşılaştığımız olaylar herkesin anlık korku, kaygı ve endişe gibi duyguları hissetmesine neden olabilir. Anksiyete veya kaygı bozukluğu olarak adlandırılan bu duygu değişimlerinin gün içerisinde yaşanması oldukça doğaldır.
Bu durumda odaklanmakta, düşünmekte güçlük çekebilirsiniz. Kaslar gerginleşebilir, huzursuzluk, çarpıntı, titremeler, seğirmeler, sarsıntılar, ağız kuruması, ellerde ve vücutta terleme olabilir. Vücut savaşma, kaçma ya da donakalma reaksiyonu gösterebilir.
Bu hastalıkta hastanın birçok korku ve endişesi olabilir. Kişi korktuğunda çeşitli şikayetler meydana gelebilir. Kişi kendini örneğin gergin veya sersemlemiş hissedebilir. Diğer olası şikayetler örneğin terleme, titreme veya kalp çarpıntısı olabilir.
Neyse ki günlük tutmak bu stresi azaltmanın etkili bir yoludur. Günlük yazmayı duygusal rahatlama deposu olarak düşünebiliriz. İç dünyamızdaki duyguları, düşünceleri ve endişeleri kağıda dökmek bizi rahatlatır.
Stres ve uyku bozuklukları arasındaki bağlantı
Yüksek düzeyde stres altında olan kişiler; uykusuzluk yaşayabilir, kabuslar görebilir ve uykuyu sürdürmekte zorluk yaşayabilirler.
Depresyonun en belirgin özelliği zevk almada azalma ve kötü ruh halidir. Depresyonda olan kişi karamsar, ümitsiz ve duygusal açıdan mutsuzdur. Sürekli olarak kendini yalnız ve hüzünlü hisseder. Çevresine karşı ilgisi azalan kişi de huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi duygular çok fazla ön plana çıkar.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri