b) Mantar zehirli ise koparılınca iç kısmının rengi hemen mavileşir ya da hoş kokulu ve lezzetli olan ve şapkasından bir parça koparıldığında iç kısmının rengi değişmeyen mantarlar tehlikesizdir. c) Mantar zehirli ise gümüş bir kaşık veya para ile kaynatıldığında veya pişirildiğinde gümüşün rengi kararır.
Genellikle olarak beyaz solungaçlı, şapkası kırmızı ve kahverengi olup üzerinde beyaz benekler bulunan ve sapın topraktan çıktığı yerde yüksük biçiminde bir kılıfı olan mantarların zehirli olduğu tahmin edilir.
Eğitimli olsun ya da eğitimsiz olsun bir kişinin bakarak mantarın zehirli mi yoksa zehirsiz mi olduğunu anlaması söz konusu değildir. Kültüre alınarak mantarlar bir etiketle satışa sunulur. Böylece son tüketim tarihi ve üretim koşulları etiketten anlaşılabiliyor. Doğada ise bu takip imkânsızdır.
Mantarlar ökaryotik hücre yapısına sahiptir ve bu yüzden birçok bakteriyel antibiyotiğe karşı duyarsızdırlar. Fotosentetik değildirler ve hareketsizdirler. Optimum pH 6.0 iken daha asidik ortamlarda üreyebilirler. Zorunlu aerobturlar, optimum üreme sıcaklıkları 20-30°C'dir.
İlgili 33 soru bulundu
Mantarlar, bitkiler ve hayvanlar âleminden farklı olarak Fungi âleminde yer alan canlılardır. Genellikle neden oldukları hastalıklar ya da zehirlenme olayları ile gündeme gelmelerine rağmen, aslında doğada ve insan yaşamında sayısız yararları ve kullanım alanları olan canlılardır.
Mantarlar, çok hücreli veya tek hücreli ökaryotik organizmalardır. Mantarların hücre duvarları kitin, mannan ve glukandan oluşur ve antibiyotiklere karşı dirençlidirler. Mikroskobik mantarlar monomorfik ve dimorfik olmak üzere iki ana gruba ayrılır.
Mantarın zehirli olup olmadığını belirleyen net bir kriter yok. Ülkemizin her köşesinden toplanan mantarlar, laboratuvar ortamında incelendikten sonra zehirli olup olmadığı belirleniyor. Yani, mantar konusunda tecrübeli ve bilgili olmayan kişilerin zehirli mantarları tespit edebilmesi çok zor.
Mantar Zehirlenmesi Nasıl Oluşur? Doğal alanlarda yetişen ve yapısında zehirli madde bulunan şapkalı mantarların taze, kurutulmuş veya konserve olarak çiğ veya pişirilerek yenmesi sonucunda gelişen ve ölümle de sonuçlanabilen ciddi bir zehirlenmedir.
Ölüm meleği mantarı
İsmi ölüm meleği olan bu mantar çeşidi ülkemizde köygöçüren olarak da isimlendirilir. Aynı zamanda bu mantar ülkemizde birçok kişinin ölümüne de neden olmuştur. Ülkemizin yanı sıra dünya genelinde de ölümcül mantar zehirlenmelerinin %90'ına ölüm meleği mantarı neden olur.
Mantarda bulunan zehirli maddenin özelliğine göre, yendikten 6 (altı) saat sonra gelişebilen zehirlenme belirtileri ise: bulantı, kusma, ishal, ateş, nabız artışı, karın ağrısı ile daha sonra karaciğer ve böbrek bozuklukları ile bu organların bozukluklarına bağlı belirtiler şeklindedir.
'Amanita phallloides', dünyanın en çok zehirleyen mantarı, literatüre göre 1 santimetreküpü dahi insanı öldürebiliyor. Ayırt etmede yanlış yöntemler var. Ağaç üzerinde yetişen mantar zehirli değildir veya gümüş kaşık içerisindeki renk değişikliği gibi durumların hiçbirisi doğru değil, yanlış inanıştır.
Zehirli mantarın tadı acıdır.
Mantar zehirlenmesi yaşayıp kurtulan kişiler yedikleri mantarın çok lezzetle olduğunu belirtmişlerdir.
İyi ve lezzetli bir mantardır. Usulüne uygun pişirilmesi lazımdır. Çiğ tüketilmemesi tavsiye edilir, çünkü pişmemiş hali hafif toksiktir.
Dr. Aydın, “Burada en kritik konu zehirli mantar yedikten sonra hemen belirti vermez. Mantar zehirlenmesi sinsidir, hemen ortaya çıkmaz. Aşağı yukarı 16 saat sonra öldüren mantarın belirtileri ortaya çıkıyor.
Dr. Karasu, “Zehirli mantarların yol açtığı zehirlenmeler bulantı, kusma, ishal gibi belirtilerle başlar ve birkaç gün sonra şiddetini artırarak karaciğer ve böbreklerde ağır tahribata yol açar. Bunun sonucunda da karaciğer ve böbrek yetmezlikleri ortaya çıkar.
Besin zehirlenmesi belirtileri çoğunlukla 2-3 gün içinde kendiliğinden geriler ve herhangi bir tedavi gerektirmez. Bu süre içinde bol miktarda su ve yağsız sıvı alınması, ishal ve kusma ile kaybedilen sıvının yerine konması için gereklidir. Kusma var ise bulantı önleyici ilaçlar kullanılabilir.
Ağaç kökü mantarı, yenmeyen bir mantar türüdür.
Pazarlarda ve manavda ağaç mantarını bulmak olanaklıdır. Günümüzde en sevilen mantar çeşitlerinden olan ağaç yani istiridye mantarı doğada bulunduğu gibi aynı zamanda yetiştirilmektedir. Genel olarak denilebilir ki; doğada kendiliğinden ağaçta yetişen hemen hemen tüm ağaç mantarları yenilir.
Mantar enfeksiyonu vücudun hemen her bölgesine yerleşebilir. En sık rastlanan belirtisi kaşıntıdır. Mantar nerede yerleşmişse o bölge kaşınır. Cilt yüzeyini etkilediği durumlarda ciltte; pullanma, kırmızı döküntüler ve yumrular, saç mantarında; saç dökülmesi ve etkilenen bölgede kellik meydana getirebilmektedir.
Mantarlar karbon ve enerji kaynaklarını bir çok substratlardan temin edebilirler. Doğada serbest olarak yaşayan mantarların bir çoğu enerji için bitkisel orijinli kaynaklardan yararlanırlar. Mantarların büyük bir ekseriyeti de glikoz, sakkaroz, nişasta, maltozu ayrıştırabilir ve bunlardan yararlanabilir.
Mantarlar, doğada besin döngüsünü sağlayan önemli ayrıştırıcılar oldukları için ekolojik olarak önemli canlılardır. Ayrıca mayaların ekmek, bira ve şarap gibi ürünlerin fermentasyonundaki rolleri ve şapkalı mantarların besin maddesi olarak tüketilmesi bu canlıları ekonomik olarak da önemli bir yere koyar.
Mantar; mineraller açısından da zengin bir besindir. Potasyum, fosfor, selenyum, magnezyum, demir ve çinko içerir. Potasyum vücudun su ve elektrolit dengesi için önemli bir mineraldir. Bu mineral aynı zamanda kas ve sinirlerin düzgün çalışması için de gereklidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri