Thomas Hobbes'in Leviathan (1651) eseri, John Locke'nin Hükümet Üzerine İki Deneme (1679-80) eseri ve J.J. Miller (1999), sosyal adaletin dört unsurunu şu şekilde kavramsallaştırmıştır: hak etme, gereksinimler, yasal haklar ve eşitlik.
John Bordley Rawls (21 Şubat 1921 - 24 Kasım 2002), Amerikalı filozof. Temel eseri A Theory of Justice (Bir Adalet Kuramı) dır.
Kavramı kim kullanır? Adaletin batı kültürü perspektifinden ilkeleri her ne kadar Antik Yunan ve Aydınlanma filozoflarından doğmuş da olsa, modern tabiri ile 'sosyal adalet', Thomas Aquinas'ın ahlak felsefesi üzerine çalışmalarına kafa yormuş İtalyan cizvit rahiplerine atfedilir.
sorusu eski çağdan günümüze kadar, toplumların hala tartıştığı en temel sorunlardır. Bu bağlamda düşünür John Rawls'ın ortaya koyduğu adalet teorisi, bu sorunlara çözüm ve cevap olma niteliği taşıyan önemli bir eserdir.
20.yy'ın önde gelen siyaset felsefesi kuramcılarından olan John Rawls, toplumun bir arada adil bir biçimde yaşayabilmesini ve bu olurken de bireylerin özgürlük ve eşitlik değerlerini kaybetmemelerini ana problem olarak belirler. Bütün bu sistemin dayanak noktası ve çıkış noktası olarak adalet kavramını görür.
İlgili 28 soru bulundu
Sosyal adalet en yalın anlatımla, nimet ve külfetlerin toplumda adil bir şekilde dağıtılmasıdır. Bir başka deyişle, toplumda herkesin hakça bir paylaşım olduğu konusunda genel bir kanaatinin bulunmasıdır. Adalet kavramı, toplumsal hayatın birçok alanında insanların karşısına çıkmaktadır.
Sosyal adalet savunuculuğu, politik, ekono- mik ve sosyal açılardan dezavantajlı olan- ların güçlendirilmesinde yapısal ve kalıcı değişiklikler ortaya koymak için mücadele etmeyi ifade etmektedir.
Yasaya uyan, eşitliği gözeten kişilerin adil olduğunu ve buna uygun yasaların da adil yasalar olduğunu ifade eden Aristoteles, eşitliğin niteliksel yanı kadar niceliksel yanlarını da inceler. Adaleti dağıtıcı adalet, düzeltici adale ve değiş tokuş adaleti olarak ele alır.
Adaletin “reaktif teorisi”, çalışanların adil olmayan uygulamalardan kaçma veya kaçınma girişimlerine odaklanmaktadır. Böyle teoriler, adaletsizliklere tepkileri incelemektedirler. Buna karşılık “proaktif teoriler”, çalışanların adaleti sağlamak üzere tasarlamış oldukları davranışlar üzerine odaklanmaktadırlar.
HAYEK'İN ÖZGÜRLÜK TEORİSİ
Hayek'e göre özgürlük, bir insanın başkalarının zorlaması altında kalmaksızın dav- ranabilmesi, hareket edebilmesidir (Hayek, 1990a: 11). Bu özgürlük tanımı, özgürlük anlayışlarının yapıla gelen tasnifinde “negatif özgürlük” kapsamına girmektedir.
Batı Düşüncesinde Sosyal Adalet Kavramı
Batı düşüncesinde sosyal adalet, ilk olarak Platon tarafından dile getirilmiştir.
Sosyal adalet, toplumun bir üyesi olarak kabul edilen bireylerle toplum arasındaki sosyal ilişkilerin ortaklaşa iyinin gerçekleştirilmesi amacıyla düzenlenmesine verilen addır. Asgari ücret kavramını ilk kez kullanan John A. Ryan tarafından tanımlanmıştır.
Sosyal adalet kavramı, herkesin eşit haklara sahip olması gerektiği felsefesini savunmaktadır. Herkesin eşit haklara sahip olması düşüncesinin iki yönü bulunmaktadır. Bunlardan birincisi, bireylerin yaşam koşullarının eşit şekilde olmasıdır. İkincisi de insanlar arasında ayrımın yapılmaması gerektiğine dayanmaktadır.
Sosyal adalet savunuculuğu Sosyal Hizmetin Etik Standartları kapsamında etik bir ilke olarak şu şekilde ele alınmıştır: 1) Sosyal hizmetin uygulayıcıları olan sosyal hizmet uzmanları farklılığa saygı göstermek, kültürel bilgi ve kaynakların yaygınlaştırılmasına desteklemek ve tüm insanlar için sosyal adaleti ...
Sosyal adalet liderliği ise dezavantajlı öğrencilerin eğitime erişimlerini ve akademik başarılarını destekleyen müdür davranışlarını içeren eleştirel bir liderlik yaklaşımıdır (Theoharis, 2007).
İslâm'ın önem verdiği hususlardan biri sosyal adalettir. İslâmî anlayışta mülkün esasta Allah'a ait olması, Allah'ın fakir ve muhtaçlara zekât, sadaka vb. infak yollarıyla yardım ve ihsanı emretmesi gibi prensipler gereği insanın temel ihtiyaçlarının temini noktasında sosyal adaletin gözetildiği görülür.
Adalet insan davranışlarının doğru olup olmadıklarını gösteren en önemli ilkedir. Haksızlık ve onun sonucu olan adaletsizlik yasalara uymamak, her zaman fazlasını istemek ve eşit olmamak anlamına gelir. Hak ve adalet ise yasaya uygun davranmak ve eşitliğe riayet etmek demektir.
Bunlar; şerefli yaşa, kimseye zarar verme, herkese payına düşeni ver, ilkeleridir. Kant'ın üzerinde durduğu üçün- cü ilke herkese payına düşenin verilmesi, adaletle ilgili klasik tanı- min bir tekrarından başka anlam taşımamaktadır. Adalet fikri, tabii hukuk düşüncesinde herzaman önemli bir yere sahip olmuştur.
Adalet ilkeleri, hem kuralların yorumlanmasında hem de yargılama aşamasında temel değer olan adaleti sağlamak adına günümüzdeki hukuk kuramlarında ve insan hak- larını koruyacak belgelerde yer alan ilkeler olarak karşımıza çıkmaktadır.
Dağıtıcı adalet, Aristoteles tarafından orantısal, yani geometrik bir eşitlik ekseninde sunulur. Günümüzde, liberal siyaset felsefesinin çağdaş bir ismi olan John Rawls'un adalet ilkelerinden ikincisi, dağıtıcı adalete bir örnek olarak sunulabilir.
Dağıtıcı adalet, “Bir toplumda para ve bu şekilde bölüştürülebilir nitelikteki şeylerin (şan, şeref, ünvan, servet ve ekonomik değeri haiz diğer şeyler) toplum üyeleri arasında, herkesin yeteneği ve toplum içerisindeki statüsüne uygun olarak dağıtılmasını öngören adalet türüdür”.
Aristo- toles'in dağıtıcı ve denkleştirici adalet ayrımının hukuk düşüncesinde bugün de varlığını koruduğu belirtilmek gerekir.
Çalışmamız Rawls'un erken dönem eserleriyle sınırlandırılmıştır; çünkü dağıtıcı adalet kuramını Teori (1971)'de ortaya koymuştur. Sonra siyasal adalet anlayışını Siyasal Liberalizm (1993)'de açıklamıştır. Son olarak, Halkların Yasası (1999)'nda uluslararası adalet anlayışını geliştirmiştir.
Bu noktada dağıtıcı adalet kavramının tanımlanması gerekir. Dağıtıcı adalet, toplumun tüm hak ve yükümlülüklerini bireysel nitelik ve konumları doğrultusundaki etik değerlere uygun dağıtımını öngören bir anlayış biçimidir. Genel olarak dağıtıcı adalet, toplumdaki tüm sorumluluk ve hakların paylaşımıdır.
Sosyal adalet, sosyal refah devletlerin güvencesidir. Bir toplumun ilerleyişi bir toplumda yaşayan tüm insanların kaynak ve hizmetlere ulaşmada fırsat eşitliğine sahip olması ile olanaklıdır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri