Yani evet termal sularda mikrop olur. Özellikle Legionella, E.coli, P.aeruginosa, S.aureus, Salmonella, Proteus, Aeromonas, Fekal streptokoklar termal sularda rastlanabilecek bakterilerdendir.
İçme suyu, diğer tüm maddeler gibi çok az da olsa bir miktar bakteri içerir. Bu bakterilerin büyük bir kısmı yaygın ve zararsız olanlardır. İçme suyu, tesisatlarda dolaşırken bakteri üremesini engellemek için genellikle klor eklenir. Bu sebeple içme suyu çok az bir oranda klor içerebilir.
Musluk suyu içerisinde bakteri ve parazitler varsa E. coli, giardia ve cryptosporidium en yaygın görülen su kaynaklı enfeksiyon nedenleri arasında yer almaktadır. Su kaynaklı enfeksiyonlarda yaygın belirtiler benzerdir ve karın ağrısı, gaz, kanlı dışkı ve şiddetli ishal, iştah kaybı ve ateş olarak ifade edilebilir.
Bakterilerin varlığı, inkübasyonun sonunda, membran filtre üzerinde kolonilerin oluşması ile anlaşılır. Membran filtre üzerinde gelişen koloniler sayılarak cfu/100 ml su şeklinde raporlanır. Diğer bir analiz yöntemi de test tüplerinde renk değişikliklerini gözleme mantığına dayanan hızlı test yöntemidir.
Dolayısıyla durgun suyu seven tüm canlılar, mikroplar, hatta bazen kurtçuklar bu yüksek hacimli depolarda ürer.
İlgili 24 soru bulundu
Kaynar su, bakteriler, virüsler ve parazitler dahil olmak üzere çoğu zararlı mikroorganizmayı etkisiz hale getirir.
Bazı mikroplar bir süre sonra KLOR'a alışır ve klorlu suda dahi üremeye başlar. Bu sebeple, gerektiğinde su sistemlerine ŞOK KLOR uygulanır, yani periyodik olarak su sisteme yüksek dozda klor verilerek klora alışmış mikropların bu şok tesiri ile giderilmesi sağlanır.
Sudan gelen enfeksiyon
Süs havuzları klorlama yapılmadığından hastalık açısından daha da büyük riskler taşıyor. İshaller, göz ve kulak enfeksiyonları, Hepatit A enfeksiyonu sıklıkla havuz suyu vasıtasıyla görülüyor. Yine kadınlarda vajinal mantar vakaları da ıslak kalan mayolar nedeniyle yaz aylarında artış gösteriyor.
Ayrıca plastik şişeler geçirgen özellikte olması nedeniyle şişelenmiş suyu ev temizlik malzemeleri ve kimyasallardan uzakta saklamak en sağlıklısı olacaktır. Damacana sudan garip bir tat ve koku geldiğini fark ettiyseniz içmeden önce kaynatmanız veya tüketmemeniz en sağlıklısı olacaktır.
Kaynamış su saf su mudur? Kaynamış su saf değildir. Ancak kaynamış suyun buharı damıtıldığında belli oranda saf su elde edilmesi mümkündür.
MUSLUK SUYU
Bu nedenle musluk suları nispeten güvenlidir. Bağışıklığı baskılanmış (kanser hastaları, HIV/AIDS gibi) ve kirli sudan hastalanmaya duyarlı olan bireylerin arıtılmış su tüketmesi daha iyi olur. Su kirliliğinin sorun olduğu ülkelerde şişelenmiş veya arıtılmış su tercih edilmesi daha güvenlidir.
Musluk suyu veya diğer adıyla çeşme suyu herhangi bir filtrasyon işlemine uygulanmamış suya denir. İnsan vücudunun %70'i su olduğu düşünülürse, mümkün olan en sağlıklı suyu içmemiz sağlıklı olur.
Birleşik Krallık, Almanya, İsviçre, Kanada, Belçika, Hollanda gibi dünyanın pek çok ülkesinde insanlar gönül rahatlığıyla çeşmeden su içiyor. Bizde ise özellikle büyük şehirlerde çok uzun zaman önce şebeke suyu içmekten vazgeçildi. Hâlbuki evsel ve kişisel temizlikte şebeke suyunu gönül rahatlığıyla kullanıyoruz.
Sulardan Kaynaklanan Hastalıklar: Özellikle ılıman ve sıcak iklimlerde insan ve hayvan dışkısı ile kirlenen sularda bol miktarda mikroorganizma bulunur. Aynı şebekeden su kulla- nan insanların enfekte olmaları sonucunda salgınlar çıkar. Viral hepatit, tifo, kolera bu gruba giren enfeksiyon hastalıklarıdır.
Bu elementler arasında, su molekülünü oluşturan hidrojen ve oksijen elementleri yer alır. Ayrıca, suda yüzde 0.1 ile 2 arasında oranlarda bulunan bazı mineraller de bulunabilir. Bu minareler arasında, sodyum, klor, kalsiyum ve magnezyum gibi elementler yer alır.
Klorür, alüminyum, demir, nitrat, potasyum, magnezyum, klor ve florür elementlerini bünyesinde barındıran içme sularımız daha iyi hale getirilmesi için bu elementlerin farklı oranlarda su içerisinde bulunması suyun tadında farklılıklara yol açmaktadır.
– Kokusuz, renksiz, berrak ve içimi hoş olmalıdır. – Sularda fenoller, yağlar gibi suya kötü koku ve tat veren maddeler bulunmamalıdır. – Yeterli derecede yumuşak olmalıdır. – Ne aşındırıcı olmalı, ne de taş yapmalıdır.
Beklemiş sularda kolera, sigella, salmonella, aeromonas, lejyonella gibi bakteriler, giardia ve amip gibi parazitler, norwalk, rotavirüs, Hepatit A ve E gibi virüsler bulaşabilir. Hepsinin ortak bulgusu bulantı kusma ve ishaldir. Arabada uzun süre beklemiş suyun tekrar kullanılmaması gerekir.
Plastik şişelerin kullanım ömrü, genellikle 2 yıl kadardır. Şişenin üzerinde yer alan SKT, plastik ambalajdan suya BPA sızma ihtimalini gösterir. Dolayısıyla bir ambalajda SKT bilgisi gördüğünüzde bu tarihin suya değil şişeye ait olduğunu bilmeniz gerekir.
Çoğunlukla su ve gıdalara bulaşan etkenlerin neden olduğu hastalıklar; ishal, tifo, kolera, bağırsak paraziti, viral hepatit ve brucella olarak sıralanabilir. Memorial Antalya Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölümü'nden Uz. Dr. Şirin Elmi, su ve besinlerle bulaşan hastalıklardan korunma yolları konusunda bilgi verdi.
Atıksuların, temiz su kaynaklarını ve kıyı sularını kirletmesi, insani tüketim amaçlı sulara mikroorganizmaların ve dolayısıyla patojenlerin bulaşmasının en yaygın sebebidir ve genel olarak, sulardan kaynaklı en büyük mikrobiyal risk, hayvan veya insan dışkısı ile kontamine olmuş suyun tüketilmesi olarak kabul edilir.
Cinsel yolla bulaşan hastalıklar diğer pek çok hastalıktan farklı olarak sperm, vajinal akıntı ve kan gibi vücut sıvılarının birbirine teması ile kişiden kişiye vajinal, anal ve oral yollardan bulaşır.
Su Arıtma Sürecinin En Önemli Parçaları: Membranlar
Bu zardan sadece su molekülleri geçebilir. Başka bir deyişle, musluk suyunuzda bulunan tüm mikrop, bakteri ve virüsler suyunuzdan temizlenecektir.
İçerisinde bakteri bulundurmak yerine daha çok su arıtma filtresi sayesinde suyun içerisindeki tortuları, bakterileri, kirleri, ağır metalleri yok eder. Tüm bunları gerçekleştiren su arıtma cihazları pH değeri yüksek bir su ortaya çıkartır.
En yaygın kullanılanlar ise etil alkol ve izopropil alkoldür. Alkollerin bakterilere, virüslere ve mantarlara karşı etkili olduğu söyleniyor. Ancak dirençli olan bakteri türleri üzerinde kalıcı bir etkisi bulunmamaktadır. Alkol miktarı hacmi %50'nin altında ise, mikroplar üzerindeki öldürücü etkisi de oranda düşüyor.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri