Buna göre, bu dünyada gizli kalan günahlar, ahirette de gizli kalır. Açıktan işlenen günahlar da ahirette açıkça görülür. Allah bütün günahları herkese göstermeyecektir. Nitekim, tövbe edilmiş bazı günahları veya başkasının günahını gizleyen kişilerin günahlarını da Allah gizleyecektir.
Mağfiret, günahların Allah tarafından bağışlanması demektir. Allah, kendisinden af ve mağfiret dileyen kullarını bağışlar ve günahlarından arındırır. Rabbimiz şöyle buyurur: “Muhakkak ki ben, tövbe eden, inanan ve yararlı iş yapan, böylece doğru yolda giden kimseyi bağışlarım.” (Tâ-Hâ, 20/82).
Allah'ın lütfuyla makbul bir tövbe, günahın şahitlerine günahı unutturur. Makbul bir tövbede ciddiyet ve samimiyet vardır. Halis ve safi olarak, hulûs-u kalp ile, sırf günahların bağışlanmasını dileyerek, sırf Allah rızası için yapılan tevbeyi Kur'ân Tevbe-i Nasuh olarak zikreder ve makbul tövbe sayar.
Bütün günahların tevbesi vardır. Yüce Allah istisnasız bütün günahlardan tevbe edilirse tevbenin kabul edileceğini vaad etmiştir. Büyük günahlar işleyip tevbe etmeden ölen birisi şirk günahı işlemişse ve tevbe etmeden ölmüşse bunun affı söz konusu olmaz.
Mahşerde tövbesi kabul edilmiş olanlar ya da hasenatları ağır gelenler, dünyadaki bütün mahcup edici günahlarından da gösterilerek suale çekilecek mi? Değerli kardeşimiz, İnsanların günahları sevabından az dahi olsa yine bunlardan dolayı hesaba çekileceklerdir.
İlgili 24 soru bulundu
Onlar iki türlü günahlardır: 1- İçerisinde kul hakkı bulunan günahlar. 2- Şirk ve küfür ihtiva eden günahlar. Bu iki türlü günahlar şartlarına uyarak tövbe etmedikçe bağışlanmaz.
Yedi büyük günah şunlardır: 1- Allah'a şirk koşmak. 2- Büyücülük, 3- Katillik, 4- Harpten kaçmak, 5- Yetim malı yemek, 6- Faizcilik, 7- Namuslu kadına iftira etmek. (Buhari, Müslim) Başka bir hadis-i şerifte de, yedi büyük günah içinde Müslüman olan ana babaya asi olmak ifadesi geçiyor.
ZİNA YAPAN KİŞİ TÖVBE EDERSE AFFOLUR MU? Allah'ın affediciliği zina için de geçerli oluyor ancak en önemli şart, “Bir daha yapmamak”. Yusuf Kavaklı: Allah'ın tövbesini kabul etmediği tek günah, kendisine eş ve ortak koşmaktır.
Şu halde tövbenin ilk şartı nedâmettir, Resûlullah'ın ifadesiyle, “Pişmanlık duymak tövbenin kendisidir” (Müsned, I, 422-423, 433; İbn Mâce, “Zühd”, 30). Nedâmet halinde bulunan kişi tövbeye konu olan günahı terkeder ve bir daha işlememeye karar verir.
Bir kâfir, küfrüne tevbe ederse, mümin olur, bütün günahları affolur. Bir mümin de Allah'a şirk koşsa, sonra pişman olup tevbe etse Allahü teâlâ affeder. Allahü teâlâ, Davud aleyhisselama vahyetti ki: - Ya Davud beni sev, beni seveni sev!
Allah'a ortak koşmak, adam öldürmek, zina iftirasında bulunmak, zina etmek, İslâmî cihaddan kaçmak, sihir yapmak, yetimin malını yemek, ana-babaya karşı gelmek, Mekke'nin hareminde günâh işlemek, faiz yemek, hırsızlık yapmak, içki içmek, kumar oynamak.
Kur'an-ı kerimde mealen, (Allahü teâlâya tevbe istigfar eden, mutlaka Onu affedici bulur) buyuruluyor. Peygamber efendimiz de, (Çok istigfar okuyun! İstigfara devam edeni, Allahü teâlâ hastalıklardan, her dertten korur, ummadığı yerden rızıklandırır) buyuruyor.
Buna göre bir tövbenin makbul olabilmesi için; işlenen günahı terk etmek, günah işlediğine pişman olmak, günahı bir daha işlememeye azmedip söz vermek, eğer işlenen günah kul haklarıyla ilgili ise, bu durumda, hak sahibi ile helalleşmek, Allah'tan af dilemek gerekir.
Bir şekilde bozulan tövbeden sonra eski günahların af olup olmayacağı Yüce Allah'ın takdirindedir. Bu hususta net bir ifade kullanmak kul açısından mümkün değildir. Böyle bir durumda yapılması gereken şey, tekrar tövbe ederek tövbenin şartlarına uymak ve affedileceğimizi Allah'ın rahmetinden ümit etmektir.
Görüldüğü üzere tövbenin şartlarından biri de işlenilen günaha tekrar dönmemektir. Aynı günah tekrar işlenirse, bu şart ihlal edilmiş olur. Önceki tövbenin kabul edilip edilmediğini ancak Allah bilir. Büyük günahlar ancak tövbe ve istiğfarla bağışlanabilir.
Değerli kardeşimiz, Tövbesini bozan kişi Allah'a verdiği sözden döndüğü için mesul olur. Tövbesini bozan kişi tekrar tövbe etmesi gerekir.
Buna göre tevbe zina günahından yapılmalıdır. Zina (nikah olmaksızın cinsel ilişki) henüz başlamamışsa, dokunma temas etme, avrete caiz olmayan bir surette bakma günahı kazanılmış olur. Bütün bu günahlar her iki tarafın rızasıyla ise her iki atarf ta bu günahlardan tevbe etmelidirler.
“Bir günahkâr, istiğfar eder, sonra bu günahı tekrar yapar, sonra istiğfar eder. Üçüncüde yine yapar, yine tövbe ve istiğfar ederse, dördüncü defa yapınca, büyük günah yazılır.”
Bu gerçek Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle dile getirilmektedir: “Kötülük işlemeye devam eden, ölüm gelip çatınca da “Artık tövbe ettim” diyen kimseler ile kâfir olarak ölenlerin tövbesi geçersizdir” [Nisâ sûresi (4), 18]. Demekki yakayı ecele kaptırdıktan sonra tövbe etmenin faydası yoktur.
Zinanın tövbesi var mıdır? Ölüm komasına girmeden yürekten yapılan her bir tövbe gibi zinadan ötürü yapılacak tövbe de kabul edilir. Kuran'da pek çok âyet, tövbelerin kabul olunacağını, işlenen günahların silineceğini müjdelemektedir.
Muhammed (S.A.V) Efendimiz şunları buyuruyor: " Bir şahıs zina yaptığı zaman ondan imanı gider, tıpkı bir gölge gibi kişinin imanı başının üzerinde durur. " " Zina yapmak konusunda sürekli ısrar eden bir kişi, puta tapan bir kimseye benzer."
Kur'an'da zina cezası Nur Suresinde cezalandırma ile ilgili şu sözler bulunur: « Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun. Allah'a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah'ın dininin koymuş olduğu hükmü uygulama konusunda onlara acıyacağınız tutmasın.
Resulullah (s.a.v) dedi ki: “ Allah'a şirk koşmak, sihir, Allah'ın haram kıldığı canı haksız yere öldürmek, yetimin malını yemek, faiz yemek, cihaddan kaçmak, hiçbir şeyden habersiz namuslu mümin kadınlara zina iftirasında bulunmak.”
İslam'da en büyük günah Allah'a şirk koşmaktır. Kuran'ı Kerim'in birçok ayetinde de Allah'ın şirk dışında tüm günahları affedebileceği yazar. Bu günahı işleyen kişilere ise müşrik denir. Dini yalanlayanlara ve ahiret gününe iman etmeyenlere ise münkir ya da kafir olarak tanımlanır.
Şafii mezhebinde önemli bir yeri olan Remlî, “Fetava”sında böyle soruya cevap verirken, değişik hadisleri delil getirmek suretiyle, zinanın ribadan daha büyük bir günah olduğunu vurgulamıştır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri