Türkçe bir kelime olan tuyug, “şarkı söyleme, övme, kapalı ve cinaslı söz söyleme” anlamındadır. Tuyug, Türk halk edebiyatı ürünü olan maninin ruba'i şeklini almış halidir. Aruzun kısa “Fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün” kalıbıyla yazılır ve 11'li hece vezni kullanılır.
*Konu sınırlaması yoktur. Daha çok aşk, aşk acısı ve şarap konusu işlenmiştir. *Divan edebiyatına Türklerin kazandırdığı bir nazım şeklidir.
Manide olduğu gibi, cinaslı uyak kullanılır. Halk şiirinde 11′li kalıpla söylenen mani biçimindeki şiirlere de tuyuğ denir. Aruzun yalnız "fâilâtün - fâilâtün - fâilün" kalıbıyla yazılır. Rubaide işlenen konular tuyuğda da işlenir.
Divan edebiyatına Türkler tarafından kazandırılan tuyuğ, dörtlüklerle yazılan bir nazım biçimidir. Aruz ölçüsüyle kaleme alınır. Türk şiirindeki 11'li hece ölçüsüyle yazılan ve mahlas bulunmayan mâni ile benzerlik gösterir. Tuyuğ nazım biçimi, daha çok Azeri ve Çağatay sahasında kullanılır.
Tuyug, Türk halk edebiyatı ürünü olan maninin ruba'i şeklini almış halidir. Aruzun kısa “Fâ'ilâtün, fâ'ilâtün, fâ'ilün” kalıbıyla yazılır ve 11'li hece vezni kullanılır. Kafiyeleri ise cinaslı kelimelerden seçilir. Çoğunlukla Çağatay ve Azeri edebiyatında görülür.
İlgili 16 soru bulundu
Tuyuğ Türklerin,Rubai İranlılarındır. Tuyuğda aruzun tek bir kalıbı kullanılır. Rubaide farklı kalıplar kullanılır. Tuyuğda genelde cinaslı kafiye, Rubaide ise tam ve zengin kafiye kullanılır.
arap ve iran edebiyatında görülmeyen, yalnız türk edebiyatında kullanılan bir nazım şeklinin adıdır. tuyuğ halk şiirindeki maninin diva şiirindeki karşılığı gibidir. tuyuğda manilerin cinaslı kafiyeleri korunduğu gibi, 11'li hece vezni de aruzun "fa i la tün - fa i la tün - fa i lün" kalıbına uymaktadır.
Divan edebiyatında Türklerin kazandırdığı bir tür olan tuyuğ, şekil bakımından rubaiye benzetilir. Tek dörtlükten oluşan tuyuğ, İran edebiyatındaki rubailerin ve halk edebiyatındaki manilerin etkisiyle doğmuştur.
Rubailerde aşk, şarap, dünyanın türlü nimetlerinden yararlanma, hayatın anlamı ve hayat felsefesi,tasavvuf ve ölüm gibi konular işlenir. Rubai diğer nazım şekillerinden farklı olarak özel bir ölçüyle yazılır.
*ilk beytine matla, son beytine makta, en güzel beytine şah beyit ya da beytü'l kasid, şairin mahlasının geçtiği beyte taç beyit denir. *Beyitlerinde iç kafiye bulunan kasidelere musammat kaside adı verilir.
Şarkı'nın Özellikleri
Dört dizelik bentlerden oluşur. Tekrarlanan dizeye nakarat denir. Eğer bendin son dizesi aynen tekrarlanırsa buna murabba-i mütekerrir denir.
Kasidelerde, son beyitte şairin mahlasının bulunduğu beyit taç beyit olarak isimlendirilmektedir. Eğer beyit, kafiyeli iki mısradan oluşuyorsa şairin adı ya da mahlasının bulunduğu beyit tac tâc beyit olarak isimlendirilir.
Rubailer dört mısradan oluştukları için şairin söylemek istedikleri, sanat ve üslubun gölgesinde kalmaz. Rubailer de Divan edebiyatının diğer nazım biçimleri gibi aruz ölçüsüyle yazılmıştır. Rubai, ahreb ve ahrem adları verilen iki grup vezinle yazılır.
Kaynaksız içerik itiraz konusu olabilir ve kaldırılabilir. Nazım şekilleri; Gazel, Rubai, Kaside, Tuyuğ, Mesnevi, Murabba, Kıt'a, Şarkı, Müstezat, Terkib-i Bent, Terci-i Bent, Musammat olmak üzere 12 (on iki) türe ayrılır.
M. Fuad Köprülü'ye göre Oğuz Türkleri'nin Azerbaycan, Doğu Anadolu ve Irak'a yerleşmesiyle dört mısralık halk şiiri bu bölgede "fehleviyyât" adıyla ve aruzla yazılan, bestelenip söylenen rubâîlerden etkilenip tuyuğ şekline dönüşmüştür.
Yalnızca Türk edebiyatında görülen Dîvân şiiri nazım şeklidir. Aruzun sadece Fâilâtün/Fâilâtün/Fâilün kalıbıyla yazılan tuyuğlar, dört mısradan oluşur ve Halk edebiyatındaki mânilerin Dîvân şiirindeki karşılığı kabul edilir. Bu nazım şekli daha çok Azerî ve Çağatay edebiyatlarında kullanılmıştır.
Fars edebiyatında ortaya çıktıktan sonra Arap ve Türk edebiyatına geçen rubai, dört mısradan oluşan küçük nazım şeklidir. Özel aruz kalıplarıyla yazılan rubailerde genellikle birinci, ikinci ve dördüncü dize kafiyeli olur, üçüncü dize ise serbest bırakılır.
*Divan edebiyatının ilk şarkı yazarı Naili'dir. *Lale Devrinde ise en önemli temsilcisi ve ilk büyük ustası Nedim'dir.
1909'da Londralı iki ciltçiye dünyanın en muhteşem kitabını hazırlama görevi verilmişti: Ömer Hayyam'ın Rubaileri.
Kasîde: Kasîde, nazım şekli olarak gazelle aynı özelliklere sahiptir. Gazelden farkı beyit sayılarının fazlalığı ve şiirin belli bir amaçla yazılmış olmasıdır. Kasîdenin ilk beyti kafiyeli, sonraki beyitlerin ilk mısraları serbest ikinci mısraları ise ilk beyitle kafiyelidir.
Edebiyatta murabba yoğun olarak kullanılmaktadır. Dörder satırlık bendler ile yazılan şiirler için kullanılmıştır. Genellikle en kısa 4 ya da 5 en uzun ise 8 bendden oluşan nazım şekline murabba adı verilmektedir. Şiirlerin dörtlük ile yazılmasından dolayı murabba ismi verilir.
Musammat; ayrı bir nazım biçimi olmamakla birlikte bazı gazel ve kasidelerde uygulanan, dize ortasında da uyak bulunması temeline dayanan bir divan edebiyatı tekniğidir. Bu tekniğin kullanıldığı gazellere "musammat gazel" adı verilir.
Rubai, tuyuğ, şarkı, murabba, divan edebiyatı nazım biçimleri (bent) terkibî-i bent ve terci-i bent olarak ayrılmaktadırlar. Anonim, aşık ve tasavvuf edebiyatı nazım biçimleri olarak 3 başlık altında toplanmaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri