cud / cûd / جود Eli açık olmak. Muhtaçların vaziyetlerini, durumlarını bildirmeğe meydan vermeksizin lütuf ve ihsanda bulunma hâleti. Mücahede-i diniye ve neşr-i hakaik-ı Kur'aniye ve imaniye hizmetinde mutemed zâtlara lüzumunda maddeten de iştirak etmek fedakârlığı.
İlk anlamı elmas, mücevher ve değerli demektir. Diğer bir anlamda kullanımı ise esas ve asıl şeklindedir.
Cedd kelimesi Osmanlı döneminde ata ve soy manasında kullanılmıştır. Örneğin: ''Ceddin deden, neslin babam''. Ecdad ise, cetler, dedeler ve soylar demektir. Kelime, mecazen milletlerin ortak tarihi ve geçmişi anlamında da kullanılır.
Bir işi gerçekten çalışıp işleme. Ciddilik.
cehd / جهد
Azim, gayret, fedakârlık.
İlgili 18 soru bulundu
Osmanlıca sözcük, Romanizasyon halinde boy. anlamına gelir. Osmanlıca dilinden alınan kadd kelimesi قد anlamındadır.
Cehd kelimesinin sözlük anlamı gayrettir. Bu kelimenin içinde yer aldığı birçok tamlamada, edebi eserlerde sıklıkla kullanılır. Örneğin cehd-i azam, büyük çaba demektir.
kayd / قيد
Kelepçe, bağ. Bağlamak. Bir şeyi bir yere yazmak. Deftere geçirmek.
küşad / küşâd / كشاد
Açmak, açılış.
dud / dûd / دود
Kurt, böcek.
Celde kelimesi Arapça “د ل ج” kökünden mastardır. Bu kelime sözlüklerde, deri üzerine vurmak ya da “طوسلاب برضي” “sevd ile vurmak” ifadesi ile açıklanmaktadır.2 Bu nedenle celde kavramının anlaşılması “طوس /sevd” kavramının anlaşılmasına bağlıdır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED), gerçekleştirilmesi planlanan projelerin çevreye olabilecek olumlu ve olumsuz etkilerinin belirlenmesinde, olumsuz yöndeki etkilerin önlenmesi ya da çevreye zarar vermeyecek ölçüde en aza indirilmesi için alınacak önlemlerin, seçilen yer ile teknoloji alternatiflerinin belirlenerek ...
sadır / sâdır
Sudur eden, çıkan, meydana gelen.
cuş / cûş / جوش
Coşma, kaynama.
cah / câh. İtibar, makam, mevki.
Çerağ Farsça kökenlidir ve ilk anlamı kandildir. Kelimenin sözlük anlamı ''yakılan ve ışık veren şeydir.'' Osmanlı döneminde aydınlatma gereçlerinin tamamına çerağ denirdi.
kuud / kuûd / قعود
Cülus. Oturmak. Namazın oturarak kılınan kısmı.
kaid / kaîd / kâid / قائد
(A, uzun okunur) Süren. Sevkeden.
kasıd. Kasd eden, niyet eden, isteyen.
Genel Türkçedeki denkleri Eski Türkçe kay- “(arkaya) dönmek” [msl.
benat / benât / بنات (Tekili: Bint) Kızlar.
"Temiz, mashum, katkısız. Sözünün Eri; Yiğit.
Arapçada cihad sözcüğü c-h-d kökünden türemiştir. Cehd, "gayret etme", "bütün gücünü kullanma" mânâsında, cihad ise geleneksel anlamda silah ve savaşları da kapsayan "mücadele" anlamında Kur'an ayetlerinde de kullanılan Arapça bir kelimedir.
Sözlükte “güç ve gayret sarfetmek, bir işi başarmak için elinden geleni yapmak” anlamındaki cehd kökünden türeyen mücâhede kelimesi tasavvufun ilk dönemlerinden itibaren terim olarak kullanılmıştır.
Azimle gayret etme, çabalama çalışma. İctihad, mücahede, cihat, mücâhid kelimeleri de bu kökten türetilmiştir. Bilindiği gibi ictihad, hakkında kesin hüküm bulunmayan dinî bir meselede hüküm ortaya koymak için olanca gücün sarfedilmesidir.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri