(ta„lîm eden, öğreten), allâme: ومّلاع (çok bilgili), ma„lûm: ـولعم (bilinen), ta„lîm: ميلعت (öğretme, öğretim), i„lâm: ـلاعإ (bildirme), isti„lâm: ـلاعتسا (bilgi isteme).
ayın. aylın. aydın. açığ. açğın. aşqar. bəlgin.)
Arapça ˁlm kökünden gelen maˁlūm معلوم “bilinen” sözcüğünden alıntıdır. Bu sözcük Arapça ˁalama علم “bildi” fiilinin mafˁūl vezninde edilgen fiil sıfatıdır.
(ﻣﻮﺌﻟّﻢ) sıf. (Ar. te'lіm “ağrıtmak, acıtmak”tan mu'ellim) Üzücü, elem veren, acı veren: Bu komedya Nerîman'a ne kadar müellim geldi (Hüseyin R. Gürpınar).
MÂLÂMAL. [l ince] (ﻣﺎﻻﻣﺎﻝ) zf. (Fars. mālāmāl) Ağzına kadar dolu, dopdolu, lebâlep: Metâından cihânın şöyle dolmuş / İçi mâl ile mâlâmal olmuş (Latîfî Tezkiresi). Velîkin herze-i ta'n ile ağzı mâlâmâl (Âlî Mustafa Efendi).
İlgili 30 soru bulundu
Osmanlı Türkçesinde “Aşkım” Denmez “Saadet-i Seniyyem” Denir…
حمالة. (اقرب الموارد). اقرب الموارد).
(ﻣﺘﻜﺎﻣﻞ) sıf. (Ar. tekāmul “gelişmek, olgunlaşmak”tan mutekāmil) Tekâmül eden, gelişip olgunlaşan, olgunlaşmış, gelişmiş: Millet diye böylesine mütekâmil bir insan toplumuna denir (Mukbil Özyörük).
" Kalbe doğan, birinin içine doğan, içe doğan, Allah'ın kalbe ilham ile bildirdiği bir şey " anlamların gelen bir kelime olarak bilinir.
(Ar. fehm “anlamak”tan infihām > münfehim) [Türkçe'de türetilmiştir] Anlaşılan, kavranılmış, idrak edilmiş olan: Bu kaziyye gûyiyâ ahdinde oldu münfehim / Kim güneş tâvûs-ı zerrin-bâl oluptur şeb gurâb (Necâtî Bey).
Melun kelimesinin sözlük anlamı lanetlidir. Bu kelime halk arasında, pis, alçak ve mundar manasında da kullanılır. Kime Melun Denir? Melun kelimesi İslam literatüründe genellikle şeytan için kullanılır.
Muamma, âşık edebiyatı geleneğinde âşıkların sorduğu, bütünüyle manzum bilmeceleri karşılayan bir terim olarak kabul edilirken lugaz ise daha çok divan şairlerinin yazdıkları manzum bilmece metinlerini adlandırmak için kullanılmıştır.
Kelime anlamı ile beraber aynı zamanda din üzerinden de maruf kelimesinin belli bir anlamı bulunmaktadır. Şeriatın beğendiği ve uygun gördüğü, aynı zamanda buyurduğu biçiminde ifade edilmektedir. Yani diğer bir ifade ile şeriatın kuralları içerisinde yer alan hükümlerinden biri olarak ön plana çıkıyor.
Kadının, kendisini zina ile itham eden kocasıyla yeminleşmesini ifade eden bir fıkıh terimi.
(ﺑﺎﻟﻌﻤﻮﻡ) sıf. (Ar. harf-i cer bi-, harf-i târif el- ve 'umūm “bütün” ile bi'l-'umūm) Bütün, hep, bilcümle: “Bilumum hizmetlilere duyurulur.”
(ﻣﻠﻬﻤﻪ) i. (Ar. mulhim “ilham eden”den mülhime) tasavvuf. (Nefs-i mülhime sözünden kısaltma yoluyle) Nefsin yedi mertebesinden üçüncüsü [Bu mertebede insan Cenâbıhak'tan ilham alacak seviyeye erişmiştir]: Tamâmen mülhime bâbında teslîm olmamıştır nefs / Zemîm ef'âl ve ahlâktan tamâmen geçmemiştir nefs (Ken'an Rifâî).
i. Merhem kelimesinin halk ağzındaki şekli.
Kazanılmış olan, istifade edilmiş. Mâna, mefhum.
Dilimize Arapçadan geçmiş olan mütenahi kelimesi, bir yerin sonu ve sonu olan zaman anlamına gelir. Farsçada ''na'' eki ise başına getirildiği eklere olumsuz anlamı katar. Na ve mütenahi kelimelerinin birleşmesiyle oluşmuş olan bu kelime sonsuz manasına gelir.
Başkasının sahip olduğu bir nimetin benzerini elde etmek için çaba gösterme ve olumlu bir rekabet içine girme anlamında ahlâk terimi. Başkalarının sahip olduğu imkânları kıskanmadan aynı şeyleri elde etme arzusu anlamında ahlâk terimi. Başkalarının sahip olduğu imkânları kıskanma anlamında bir terim.
MÜŞÂHİT – MÜŞÂHİD
1. Gören, müşâhede eden (kimse). 2. i. Gözlem yapmakla görevli kimse, gözlemci.
Mütehassıs - متخصص
iş). uzman. usda. exper. proficient.)
میاه Arapça ve farsça anlamları
ماء.
Muhassıl ya da Muhassıl-ı Emval, Osmanlı İmparatorluğunda vergi tarhı ve tahsilinden sorumlu olan devlet memurlarına verilen addır.
Hamisi kelimesinin anlamı da koruyucusu anlamına gelmektedir. Bir kimsenin, oluşumun ya da başka bir yapının koruyucusuna hamisi denmektedir. Eski dilde kullanılan bu kelime günümüzde hala popülerliğini korumaktadır.
Benzer sorularSıkça sorulan sorular
DuyuruReklam alanı
Popüler SorularSıkça sorulan sorular
© 2009-2024 Usta Yemek Tarifleri